CHP'li yöneticiden partisine sert eleştiriler: Şüphesiz hata yaptık...

CHP'li yöneticiden partisine sert eleştiriler: Şüphesiz hata yaptık...
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili ve Parti Meclisi Üyesi Gökhan Günaydın partisine yönelik dikkat çeken eleştirilerde bulundu. CHP'nin Deva, Gelecek, Saadet ve Demokrat Parti'ye toplamda 38 vekillik vermesini eleştiren Günaydın,...

Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili ve Parti Meclisi Üyesi Gökhan Günaydın partisine yönelik dikkat çeken eleştirilerde bulundu. CHP'nin Deva, Gelecek, Saadet ve Demokrat Parti'ye toplamda 38 vekillik vermesini eleştiren Günaydın, hata yaptıklarını söyledi.

Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili ve Parti Meclisi Üyesi, hukukçu Gökhan Günaydın, Sözcü'den Ruhat Mengi'ye açıklamalarda bulundu.

CHP'nin bu partilere vekillik vermesine ilişkin "Şüphesiz hata yaptı, ben yalnızca o partileri demiyorum, oluşturulan mimariye yönelik eleştirimi ortaya koyuyorum ama şunu kabul etmeliyiz; Cumhuriyet Halk Partisi bu partilere 'Siz kendi ittifakınızı kurun' dedi ve bunda ısrar etti. Onların bunu kabul etmemesi durumunda dönüp onlarla birlikte ittifak yaptı" dedi.

Günaydın, "Cumhuriyet Halk Partisi bu ittifakı yaptığı zaman o partilerin gerçek oylarını siyaset biliminin verdiği olanaklarla ölçmek ve katkıları oranında onlara milletvekili sayısı vermek doğru idi, bunun çok ötesinde milletvekili sayısı verilmişken şimdi vefa duygusundan çok uzak olan bu açıklamaları bütün Cumhuriyet Halk Partililer gibi ben de çok üzülerek izliyorum. Burada o 39 milletvekili yerine hayatı boyunca bu memleketin taşına toprağına alın terini dökmüş ama sıralamaya girememiş arkadaşlarımızın hakları var. Dolayısıyla, birinci olarak bunu saptayalım" ifadesini kullandı.

Parti yönetimi seçimine eleştiriler

Günaydın, partisinin işleyişine ilişkin de sert eleştirilerde bulunarak şunları dile getirdi:

  • Bu kararlar Parti Meclisi ve MYK'da veriliyor, o halde dönüp MYK'nın ve Parti Meclisi'nin nasıl oluşturulduğuna yeniden dikkat çekmek lazım, bu da CHP'de yaşanan demokrasi açığına işaret eder. 
  •  Parti Meclisi'ne girmek ve orada uyumlu olmak milletvekili olmanın bir yolu olarak gösteriliyor. Böyle olduğu zaman da bu kararlara itiraz edebilen, çıkıp orada konuşma yapabilen, açık oylamayı gizli oylamaya çekebilen hiç kimse olmuyor.
  • Çok önemli bir şey söyleyeceğim; geçen dönemde CHP tüzüğüne göre eğer 13 kişi yapılacak oylamanın kapalı oylamaya çevrilmesi için elini kaldırabilirse, o oylama açık oylamadan gizli oylamaya çevriliyordu. Biz 2018-2020 döneminde 13 arkadaş çok sayıda oylamayı gizli oylamaya çevirebildik.  Gizli oylamalarda, Genel Merkez tarafından getirilen teklifler 40-45 kişinin oyuyla reddedildi. Bu neyi gösteriyordu; demek ki açık oylamada el kaldıran 13 kişi var ama gizli oylamaya çevrildiğinde 40 küsur kişi var, bu Parti Meclisi'nin çalışma biçimi hakkında bize yeterince işaret veriyor.
  • İkincisi; MYK'nın seçilmesi. Genel Başkan, kurultayda anahtar listeyle seçtirdiği PM üyeleri içinden dilediklerini MYK üyesi yapıyor. Onları da arzu ederse kendisi geri gönderiyor. Trafik bu iken, ideal olan ne olmalı; kurultayda anahtar liste olmamalı, genel başkanın beraber çalışmayı arzu ettiği ihtisas sahibi kişiler arasından belki bir 10 kişilik kontenjan olmalı, geriye kalan tüm PM üyeleri kurultayın açık iradesiyle seçilmeli ve onların içinden de MYK'da yine genel başkanın bu kez daha da daraltılmış, 3-4 kişilik kontenjanı dışındakileri kendisi oylayarak seçmeli. Bunlar yapılırsa parti demokratik bir işleyişe kavuşur, siyasetçiler kendi ayaklarının üzerine basarak siyaset yaparlar. 

İmamoğlu yanıtı

Ekrem İmamoğlu, İstanbul'un Kurtuluş Günü'nde yaptığı konuşmada kendisine ceket aramadığını açıkça ifade etti, defalarca da söylüyor; “Ben dünyanın en önemli metropollerinden birinin belediye başkanıyım, en demokrat ve en başarılı olmak için de gayret ediyorum”. Peki, bunu söylemesi “CHP'de bir değişim olmak zorundadır” lafına engel midir? Kesinlikle engel değildir, çünkü şunu ifade ediyor; CHP'de bir değişim olmazsa, bu seçim yenilgisinin toplu muhasebesini yapmaz isek bu önümüzde bir seçim yenilgisini bize getirir. Dolayısıyla bunu “mış gibi” yaparak değil, MYK üyelerini değiştirerek değil, toplumun önünde bir özeleştiri sürecini samimi, şeffaf bir şekilde yürütmeliyiz ve olağan kurultay süreçlerine bu işi terk etmeliyiz.

Olağan kurultay sürecinde elbette delegeler aday gösterirse, kendisi de arzu ederse genel başkan adayı olabilir. Bu başka bir arkadaşımızın genel başkan adayı olamayacağını mı gösterir? Yani bu parti Ekrem İmamoğlu ve Kemal Kılıçdaroğlu'ndan ibaret değilse o halde genel başkanlık tartışmasını isimler üzerine daraltmaktan vazgeçmeli, bunu bir ideoloji, partinin demokratikleşmesi, bir kadro yenilenmesi esası üzerinden konuşmaya başlamalıyız. Ekrem İmamoğlu Kasım ayında yapılacak CHP Olağan Kurultayı'nda genel başkanlığa aday olabilir, her CHP'li gibi onun da buna hakkı var ama kuşkusuz, buraya aday olduğunda İstanbul ne olacak sorusu ortadadır ve buna ilişkin bir yanıt verilecektir.

Öne Çıkanlar