Akbelen'de nöbet tutanlara 'işgal'den dava! Talana karşı duranlara yargı sopası
Muğla’daki Akbelen ormanında maden arama çalışması başlatan iki şirket altı günde 780 dönümlük ağaç katliamı yapması sonrası köylüler çadır kurup nöbete başlamıştı.
Karar'dan Merve Şişman'ın haberine göre ormanın talan edilmesine karşı durdukları için darp edilen Ahmet Tatar ve Muhtar Işık'a "Ormanı işgal ve ormandan faydalanma" suçlamasıyla dava açıldı.
Dava açılmasına tepki gösteren İkizköylüler, 'Akbelen 12 Eylül davası' adını verdikleri davada köylünün değil şirketlerin yargılanması gerektiğini vurguladı.
"Toprağını sahip çıkanlar cezalandırılıyor"
İkizköy Muhtarı Işık, davayla kendilerine gözdağı verildiğini belirterek "Ormanları yok eden şirketler vergi muafiyetiyle, teşviklerle ödüllendirilirken; toprağına sahip çıkanlar cezalandırılıyor" dedi. Ormanı işgal suçunun izinsiz bina yapılmasıyla işleneceğini belirten Doç. Erdönmez, "Çadır kurmak ya da ormanda kalmak bu suç kapsamının dışında” diyerek ormanlardaki talana 2018'de kanuna eklenen 16. maddenin yol açtığını söyledi.
Dava öncesi dayanışma çağrısı yapan İkizköylüler “Nöbet alanına baskın ve müdahale 12 Eylül 2023 günü gerçekleşmişti. Duruşma da 12 Kasım’da. Bu yüzden 12 Eylül davası adını verdik. Her geçen gün uydurma gerekçelerle yeni soruşturmalar başlatılıyor, cezalar kesiliyor. Şimdi de Akbelen yok olmasın diye tuttuğumuz nöbet için yargılanıyoruz. Ormanı işgal eden biz değil, şirketlerdir. Baskılar bizi yıldıramaz. Akbelen direnişi yargılanamaz” ifadelerini kullandı.
"Bu dava güç gösterisidir"
Köylülerin bulunduğu alana jandarma ve asayiş noktası kurulduğunu anlatan İkizköy muhtarı Nejla Işık, şunları söyledi:
“Şirketin özel güvenliği gibi çalışıyorlar. Bu dava, iki kişi üzerinden açılmış olsa da aslında mücadelemize ve birliğimize zarar vermeye yönelik bir amaç taşıyor. Ülke çapındaki tüm mücadele verenlere “Direnmeyin, yoksa üzerinizde tüm gücümüzü kullanırız, sizin de başınıza bunlar gelir” mesajıyla gözdağı verme niyetindeler. Ormanları, köyleri, tarımı, yaşamı yok eden şirketler, vergi muafiyetiyle, teşviklerle ödüllendirilirken havasına, suyuna, toprağına sahip çıkanlar davalarla cezalandırılıyor. Bu dava, bir güç gösterisidir. Şirketin ‘Bize bir şey olmaz, siz kendinizi düşünün’ deme şeklidir. Ancak bu ikiyüzlü holdinglerin ve onları koruyan, başını bizden yana çevirmeyen tüm kamu görevlilerinin bilmesi gereken şey; dayanışmamızın onlardan daha güçlü olduğudur. Haklıyız, tek bir geri adım atmadan sonuna kadar direneceğiz.”
Kaynak:Karar (Merve Şişman)