Adaylığını açıklayan Örsan Öymen: Kılıçdaroğlu ile şahsen bir sorunum yok; yukarıda oligarşik bir yapı var
CHP Genel Başkanlığı için aday olduğunu duyuran Prof. Dr. Örsan K. Öymen, CHP İzmir İl Kongresi’nde; “Siyaset bir dava için yapılır, makam mevki için yapılmaz. İktidara gelmesi gereken davamızdır, yoksa siyaset yapmanın hiçbir anlamı yok. İdeolojinin, ilkelerin olmadığı yerde kişiler arası yarıştan başka hiçbir şey olmaz iktidara gelen de kişiler olur. Bizim partinin bu sağlıksız yapısını değiştirmemiz gerekiyor. Değişimin içini doldurmamız gerekiyor. Neyi değiştireceğiz? Parti içi despotizmi bir kenara atacağız onun yerine parti içi demokrasiyi getireceğiz” dedi.
CHP İzmir İl Kongresi bugün yapılıyor. Kongrenin açılış konuşmasını CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu yaptı. Ardından Divan Başkanlığına seçilen CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeynel Emre kısa bir konuşma yaptı. Dün CHP Genel Merkezi’nde yaptığı basın toplantısı ile CHP Genel Başkanlığı için aday olduğunu açıklayan CHP’nin eski Parti Meclisi (PM) üyelerinden Prof. Dr. Örsan K. Öymen de kongreye katıldı. Burada konuşan Öymen, şunları dile getirdi:
“CHP’nin kaderi yüzde 25 değildir”
“Bu kongreler özeleştirinin, eleştirilerin ortaya konulduğu tartışmaların yapıldığı kongrelerdir. Bu kongrelerde kişilerin yarışmasından ziyade siyasi düşüncelerin, ilkelerin, ideolojilerin de tartışılması ve sorunların doğru biçimde tespit edilmesi gerekiyor. Ne yazık ki mevcut yönetim, Genel Başkanımızın girmiş olduğu tüm seçimler kaybedilmiştir. 13 yılda 12 seçim kaybedildi. CHP’nin oyları ne yazık ki bu bir yıl içerisinde yüzde 22 ile yüzde 26 bandı arasında sıkışmış kalmıştır, bir önceki yönetimde de aynı sorun vardı. Parti içi demokrasi sorunu, partinin kimliksizleşmesi sorunu, partinin kendi ideolojisinden, ilkelerinden kopması sorunu... Bu yeni bir sorun değil. Bir önceki genel başkanımıza yönelttiğim eleştirileri yeniden yöneltmek zorunda kalmak bizi de üzüyor, onun için bu gidişata son verilmesi gerektiğini düşünüyorum. CHP’nin kaderi yüzde 25 değildir. Yüzde 48 elbette önemli bir oydur, fakat daha önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalefet partilerinin gösterdiği cumhurbaşkanı adaylarının almış olduğu toplam oy ile aynıdır. Genel Başkanımızın tek aday olarak çıkması çok önemli bir gelişmeydi, benim Kılıçdaroğlu ile şahsen bir sorunum yok, olamaz. Ama bazı tespitleri de burada yapmamız gerekiyor, teşhisi doğru koymamız gerekiyor tedaviyi uygulayabilmemiz için.
“Partimiz laiklik ilkesini ne yazık ki rafa kaldırmıştır”
Elbette AKP yönetiminin uygulamış olduğu baskılar etkili olmuştur. Fakat bazı nedenlerde bizim sorumluluğumuzda olan konular da var. Örneğin parti içi demokrasi sorunu. Partinin organlarının çalıştırılmaması, yukarıda oligarşik bir yapının, 5-10 kişinin kararları vermesi, Parti Meclisi’nin çalıştırılmaması, bundan kaynaklı olarak lojistik, stratejik, ideolojik hataların yapılması söz konusu. Partimizin kimlik sorunu... CHP’nin bir parti programı var, bu parti programına tüm üyeler uymakla yükümlüdür. Bizim ilkelerimiz bellidir. Partimiz laiklik ilkesini ne yazık ki rafa kaldırmıştır, din devletinin, teokrasinin kurulduğu bir ülkede siz laikliğe sahip çıkmazsanız, AKP’nin gölgesinde siyaset yaparsanız, popülizm yaparsanız bu aynı zamanda bir ulusal güvenlik sorununa dönüşür. Din ve mezhep üzerinde bir ülkenin parçalanmasına yol açar.
“Bizim hem altı oka hem sosyal demokrasiye hem demokratik solculuğa sahip çıkmamız gerekiyor”
Çıkıp da ‘Altı Ok 1920’lerde, 1930’larda kaldı’ demek bir akıl tutulmasıdır. Bugün karşı devrim varsa bu karşı devrimin antitezi Altı Oksa biz Altı Ok’a sahip çıkmak zorundayız. Mustafa Kemal Atatürk’ün aydınlanma devrimlerine sahip çıkmak zorundayız. Buradan hepinizi ideolojik anlamda uyarıyorum; şu anda CHP bir bölünmenin, kutuplaşmanın eşiğindedir. Altı Ok ile sosyal demokrasiyi karşı karşıya getirmek isteyenler var. Altı Ok ile sosyal demokrasiyi karşı karşıya getirirsek, bunların bağdaştığı gerçeğini anlayamazsak hem ideolojik bağlamda hem de kadrolaşma bağlamında büyük bir bölünme yaşarız. Bizim hem Altı Ok’a hem sosyal demokrasiye hem demokratik solculuğa sahip çıkmamız gerekiyor.
“İktidara gelmesi gereken davamızdır, yoksa siyaset yapmanın hiçbir anlamı yok”
Parti içi eğitim en önemli konulardan birisi. Parti içi eğitimle kendi üyelerimizle bir ideolojik bilinç sağlayabilirsek, ilkelerimizin ne anlama geldiğini anlatabilirsek, üyelerimiz de bunları vatandaşlara anlatır. Kendi kimliğimizi yitirmeden kendi ilkelerime inanmalıyız. Siyaset bir dava için yapılır, makam mevki için yapılmaz. İktidara gelmesi gereken davamızdır, yoksa siyaset yapmanın hiçbir anlamı yok. İdeolojinin, ilkelerin olmadığı yerde kişiler arası yarıştan başka hiçbir şey olmaz iktidara gelen de kişiler olur. Bizim partinin bu sağlıksız yapısını değiştirmemiz gerekiyor. Değişimin içini doldurmamız gerekiyor. Neyi değiştireceğiz? Parti içi despotizmi bir kenara atacağız onun yerine parti içi demokrasiyi getireceğiz. Oyu yüzde 1’i, 2’yi geçmeyen partilere 38-39 milletvekili hediye etmek halk egemenliğinin, temsiliyet ilkesinin gasp edilmesidir, bunları bizim önlememiz gerekiyor. Parti Meclisi organının çalıştırılması gerekiyor. Parti Meclisi bir noter tasdik makamı olarak kullanılıyor. Tüm bunları düzeltmemiz gerekiyor. Önce CHP’de bir devrim daha sonra Türkiye’de bir devrim gerçekleştirmemiz gerekiyor.” (ANKA)
Örsan'ın aday olabilmesi için kurultay delege sayısının yüzde 5'i oranında imza toplaması gerekiyor.