15 Temmuz raporuna eklenmeyen şerh: ‘AKP suç ortağı’

15 Temmuz raporuna eklenmeyen şerh: ‘AKP suç ortağı’
15 Temmuz’un yıldönümünde yeniden tartışma konusu olan TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimi Komisyonu Raporu beş yıldır yayımlanmadı. Bunun nedenlerinden biri de raporun teknik anlamda tamamlanmamış olması. CHP, bunun, rapora korsan...

15 Temmuz’un yıldönümünde yeniden tartışma konusu olan TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimi Komisyonu Raporu beş yıldır yayımlanmadı. Bunun nedenlerinden biri de raporun teknik anlamda tamamlanmamış olması. CHP, bunun, rapora korsan biçimde ek bölüm yazılmasından ve bu bölümle ilgili görüşlerinin rapora konulmamasından kaynaklandığını savunuyor.

2017’de CHP adına, rapora gizlice eklendiği söylenen bölümlerle ilgili olarak, “15 Temmuz Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu Nihai Raporuna Yapılan Müdahaleye Karşılık Olarak Cumhuriyet Halk Partisi’nin İlave Tespitleri” başlığı altında ek bir muhalefet şerhi kaleme alındı.

T24’ten Gökçer Tahincioğlu’nun aktardığı, ayrı bir rapor niteliğinde olan muhalefet şerhinde, darbe girişiminin en büyük nedeninin AKP’nin Gülen cemaatiyle suç ortaklığı yapması olduğu savunuldu ve bu iddiayı kanıtlamaya yönelik kanıtlar sıralandı.

Ancak komisyonun başkanlığını yapan Reşat Petek’in “tam metin” olarak kamuoyuna sunduğu raporda, bu muhalefet şerhi yer almıyor.


TARTIŞMA YENİDEN ALEVLENDİ
15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden altı yıl geçti. 15 Temmuz’un yıldönümlerinde sürekli tartışılan konuların başında, TBMM’de kurulan araştırma komisyonu raporuyla ilgili iddialar geliyor. Bugüne kadar raporun kayıp olduğu, hiç yayımlanmadığı, eksik yayımlandığı gibi iddialar ortaya atıldı. Son tartışmayı ise AKP milletvekili olduğu dönemde komisyona başkanlık eden ve aktif siyaseti bu görevi yürüttükten sonra bırakan Reşat Petek’in sözleri başlattı.

BİTMEYEN TARTIŞMA: DARBE KOMİSYONU RAPORU
Tartışılan komisyonun tam adı, "Fethullahçı Terör Örgütünün 15 Temmuz 2016 Tarihli Darbe Girişimi İle Bu Terör Örgütünün Faaliyetlerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu"…

Komisyon, 4 Ekim 2016’da o dönem Meclis’te grubu bulunan AKP, MHP, CHP ve HDP’nin imzası ile kuruldu. Yaklaşık 4,5 ay faaliyet gösteren komisyon, 22 toplantıda 141 kişiyi dinledi.

Komisyon 26 Mayıs 2017'de raporunu açıkladı. Ancak yapılan itirazlar nedeniyle raporla ilgili çalışmalar uzadı. Petek, raporun nihai halini, iki cilt halinde basılan raporu 12 Temmuz 2017'de o dönemin TBMM Başkanı İsmail Kahraman'a sundu.

Tartışmalar o günden bu yana devam ediyor.

"ŞENTOP'A SORUN"
Tartışmalar 15 Temmuz’un 6. yıldönümünde, Petek’in, Halk TV’den İsmail Saymaz’a yaptığı açıklamayla yeniden alevlendi. Reşat Petek, TBMM’nin internet sitesinde rapor için, “Komisyon raporu vermedi, hükümsüzdür” denilmesini eleştirerek, “Onu TBMM Başkanı Mustafa Şentop'a sorabilirsiniz. Veya önceki başkan İsmail Kahraman'a… Biz Kahraman'a teslim ettik. (Rapor) Tekemmül etti. Ama meclis genel kurulunda görüşülmedi. İşin özeti bu” dedi.

"RESMİ ANLAMDA RAPOR YOK"
Şentop ise Petek’in bu sözlerine, “Komisyon üyelerinin “Komisyonda görüşülen metin” olarak üzerinde mutabakat sağladığı, İçtüzük hükümlerine uygun olarak tüm süreçleri tamamlanmış bir Meclis Araştırması Komisyonu Raporu, TBMM Başkanlığı’na sunulmamıştır. Dolayısıyla, 26. Yasama Dönemi'nde kurulan 15 Temmuz Araştırma Komisyonu tarafından içtüzükte öngörülen süre içerisinde tamamlanarak aynı yasama döneminde TBMM Başkanlığı’na sunulan ve komisyon üyelerinin, komisyonda görüşülen metin olarak üzerinde mutabık kaldıkları bir rapor, diğer bir ifadeyle TBMM İçtüzüğü hükümleri gereğince hukuken (resmi anlamda) Meclis Araştırması Komisyonu Raporu niteliğini taşıyan bir rapor bulunmamaktadır” şeklindeki açıklamayla yanıt verdi.

PETEK AYNI METNİ PAYLAŞTI
Petek ise bu açıklamaya karşılık, TBMM Başkanlığı’na sunulan, başkanlığın, “TBMM İçtüzüğü’ne uygun bulmadığı” raporu, “tam metin” kaydı düşerek internet sitesinden paylaştı.

TBMM TARİHİİNDE AZ RASTLANIR GELİŞMELER
Bütün bu tartışmaların temelinde, raporun tamamlanma sürecinde TBMM tarihinde örneğine az rastlanır gelişmelerin yaşanması yatıyor.

CHP'NİN MUHALEFET ŞERHİ RAPORU: RAPORA GİZLİCE MÜDAHALE EDİLDİ
Tartışmaların nedenini anlamak için CHP’nin o dönem hazırladığı, Darbe Komisyonu raporuna eklenmeyen rapor kılavuz niteliğinde.

Söz konusu raporda, o dönem komisyonda da görev yapan dönemin CHP milletvekilleri Zeynel Emre, Aykut Erdoğdu, Sezgin Tanrıkulu ve Aytun Çıray’ın imzası bulunuyor. Raporun ilk bölümü Zeynel Emre, “nihai değerlendirmeler” kısmı ise Çıray tarafından kaleme alındı.

Raporda, Darbe Komisyonu Raporu’nun neden yayımlanamadığı da anlatılıyor. Raporun ilk bölümünde, Darbe Komisyonu Raporu için, “Komisyon raporlarının tahrif edilmesi” başlığı kullanılarak, “15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonunun bugüne dek gündeme gelen toplam 3 farklı raporu söz konusudur” deniliyor. Üç rapor şöyle sıralanıyor:

22 Aralık 2016 tarihinde basına sızdırılan ön taslak rapor (936 sayfa)

25 Mayıs 2017 tarihinde karşı oy yazısı yazılmak üzere komisyona sunulan taslak rapor (639 SAYFA)

12 Temmuz 2017 tarihinde TBMM Başkanlığına sunulan nihai rapor (1097 SAYFA)

CHP İTİRAZ ETTİ, RAPORA EKLENMEDİ
CHP’nin muhalefet şerhi niteliğindeki raporunda, bu süreç için şöyle deniliyor:
“Bu raporlardan ilki (ön taslak rapor), konuları bakımından kapsamlı, içeriği bakımından hacimli ve bir anlamda darbe girişiminin araştırılmasına dönük bir çabanın izlerini taşıyan doyurucu bir mahiyettedir. İkinci rapor (taslak rapor), ilk raporun yarısı kadar olmakla birlikte, kendisinden önceki rapordan çıkartılan konular bakımından açık bir müdahalenin olduğunu göstermektedir. Son rapor (nihai rapor) ise, bir araştırma komisyonunun faaliyetleri, bulguları ile ilgili olmayan, siyasi olarak saldırgan, gerçekleri çarpıtan ve karalayıcı eklemelerin yapıldığı rapordur. Tüm bu müdahaleler, bu yaklaşımın ilk başta siyasi nezaketten uzak olduğunu gösterse de daha vahimi, darbe girişiminin aydınlatılmasının değil muhalefeti mahkum etmek üzere, tam bir hukuksuzluk içinde araçsallaştırılmasının trajik bir şahikası, AKP iktidarının kronik davranışı olan hukuksuzluğun bir röntgeni olmuştur.”


KILIÇDAROĞLU'NA FETÖ SUÇLAMASI
Raporda, Darbe Komisyonu Raporu’nun taslağının hazırlandığı, bu taslağın basına da sızdığı, taslak raporun, itirazlarını yazmaları için muhalefet vekillerine de gönderildiği vurgulanıyor. Ancak CHP’nin iddiasına göre, TBMM Başkanlığı’na 12 Temmuz 2017’de verilen raporda, kendilerine verilen taslak raporda yer almayan ifadeler sıralandı. Bununla yetinilmedi, muhalefetin şerhleri de rapora işlenmedi. CHP’nin raporunda, Darbe Komisyonu Raporu’na gizlice eklenen bölümde, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik ağır suçlamaların yer aldığı belirtiliyor ve eklenen bölüm özetle şöyle aktarılıyor:

“…ancak bazı siyasi partilerin özellikle Anamuhalefet Partisinin (CHP) FETÖ’ye karşı tutumunun tutarsız ve çelişkilerle dolu olduğuna dair bir parantez açmakta fayda bulunmaktadır. Her ne kadar 15 Temmuz Darbe Girişiminin hemen akabinde CHP, FETÖ’yle mücadele bağlamında bazı olumlu, uzlaşmacı ve işbirliğine açık mesajlar vermiş olsa da, ilerleyen süreçte bu tavrı değişim göstermiştir. Ayrıca, Anamuhalefet Partisinin FETÖ’ye ilişkin tavrının darbe öncesinde de çelişkili olduğunu hatırlatmakta fayda bulunmaktadır. Şöyle ki; yukarıda anlatılan süreçler yaşanırken, Anamuhalefet partisinin (CHP) FETÖ’nün siyasi emellerine hizmet eden tutum ve davranışları 15 Temmuz darbesine giden süreçte FETÖ/PDY terör örgütünü cesaretlendirici bir nitelik taşımıştır… CHP Genel Başkanı, FETÖ/PDY’nin söylemleriyle örtüşür biçimde “kontrollü darbe”den söz etmeye başlamıştır. CHP liderinin özellikle 17/25 Aralık’tan sonra FETÖ’yle senkronize davranışlar sergilemesinin, söylem birliği içine girmesinin, FETÖ’nün servis ettiği hukuk dışı malzemeleri kullanmasının, 15 Temmuz sonrası FETÖ davalarına gösterdiği karşıtlık ve 4 FETÖ’yü aklama girişimlerinin bir anayasal kurum olan anamuhalefet partisi tarafından niçin ısrarla bir politika tarzı olarak benimsendiği anlaşılmamaktadır.”

Raporun taslak halinde yer almayan bu ifadeler, çok daha uzun. Eklenen bölümde tamamen Kılıçdaroğlu eleştiriliyor ve FETÖ’ye destek vermekle suçlanıyor.

CHP'NİN İTİRAZI
CHP’li komisyon üyeleri, rapora kendilerinden habersiz biçimde ekleme yapıldığını, raporun bu haliyle ilgili görüşlerinin alınmadığını ve muhalefet şerhlerine yer verilmediğini 14 Temmuz 2017’de dönemin TBMM Başkanı İsmail Kahraman’a aktardı. Ancak CHP’nin raporuna göre, Kahraman, sadece, ilgili bölüme görüşlerini ekleyebilecekleri yanıtını verdi.

CHP, bunun üzerine 14 Temmuz tarihli itiraz dilekçesini verdi. İtiraz dilekçesinde şu gelişmeler aktarıldı:
“Komisyon Başkanı Reşat PETEK'in 11 Temmuz 2017 günü gece saat 23:25'te komisyon üyelerine gönderdiği; [[Değerli Komisyon Üyeleri, Raporumuz yarın (12.07.2017) saat 17:00'de TBMM Başkanlığına arz edilecektir. Komisyon olarak Meclis Başkanımız Sayın İsmail Kahraman'ı ziyaretimize tüm Komisyon üyelerimizin katılımı rica olunur. Saygılarımla. Reşat PETEK Komisyon Başkanı]] şeklindeki whatsApp mesajı ile, Rapordaki tashih niteliğinde düzeltme ve değişiklikler 6 ile redaksiyon işlemlerinin tamamlandığından ve artık TBMM Başkanlığına sunulacağından haberdar olduk. Tamamlandığı ve TBMM Başkanlığına sunulacağı ifade edilen rapor metni üyelere dağıtılmamıştır; tarafımızdan komisyon sekreteryasından istenerek incelendiğinde de görüşmüştür ki, yapılan değişiklikler ve eklemeler tashih niteliğinde düzeltme ve redaksiyonun çok ötesine geçmiştir. TBMM Başkanlığı’na sunulan rapor metni tarafımızdan incelenerek muhalefet şerhi yazılan rapor değildir; yapılan değişiklikler ve eklemelerle metnin son hali yeni bir rapor olma niteliğindedir.”

EKLENMEYEN MUHALEFET ŞERHİ: AKP SUÇ ORTAĞI
CHP, muhalefet şerhi niteliğindeki ikinci raporunu bunun üzerine hazırladı. Ancak bu muhalefet şerhi, komisyon raporuna eklenmedi.

Bu nedenle komisyon, raporunu TBMM İçtüzük kurallarına uygun biçimde tamamlayamadı ve bugünkü tartışmalar yaşanmaya başladı. TBMM Başkanlığı da AKP’de oluşan görüş doğrultusunda komisyon raporunun muhalefetin itiraz ettiği halini TBMM Genel Kurulu’nda görüşmedi. Darbe Komisyonu Raporu kadük haline geldi ve rafa kaldırıldı. Bu sürecin nedenlerinden birinin CHP’nin muhalefet şerhi niteliğindeki raporunda yer alan tespitler olduğu belirtiliyor. Bu raporda, AKP’nin Gülen cemaatinin suç ortağı olduğu belirtiliyor ve bu iddiayla ilgili kanıtlar sıralanıyor.


VİDEOLAR, MANŞETTLER, AÇIKLAMALAR
Raporda, “video” başlığı altında çok sayıda video kaydının linki yer alıyor. Linklerden bazıları şöyle:

Recep Tayyip Erdoğan FETÖ liderini yurda çağırıyor: “Bu sıla hasret artık bitsin”


PETEK'İN YAZILARI
Raporda, Darbe Komisyonu’na başkanlık eden Reşat Petek’in gazetelerde yayımlanan, Ergenekon ve Balyoz operasyonlarına destek verdiği, cemaatin söylemlerini desteklediği yazıları da yer alıyor.

TESPİTLER: AKP SUÇLARINI GİZLİYOR
Raporun, tespitler bölümünde özetle şu görüşler var:

İktidar mensubu kişilerin FETO ve FETÖ için referansları, methiyeleri, hasret dolu sözleri ve iktidar seferberliği sonuç olarak 15 Temmuz darbe girişimine neden olmuştur.

Tüm bu hadiselerin siyasi okuması, yorum ve analizlerinin yakıcılığı bir yana, kanunlarla belirlenmiş nizam içinde karşılık geldiği tek bir şey vardır: Suç ortaklığı. Suça iştirakin faillik, azmettirme, yardım ve yataklık yolları ile ortaya çıkmasına dair tüm bulgular, raporun bu son ilavesi ile böylece mutlak, çekincesiz ve olgusal biçimde ortaya konulmuştur.

En açık deyişle istisnasız bir şekilde AKP hükümetleri ve belediye başkanlığından Cumhurbaşkanlığı devrine kadar Recep Tayyip Erdoğan iktidarı, bütüncül ve sistemli olarak icraatları ve söylemleriyle, hain bir terör örgütü olarak FETÖ’nün en büyük ve tek değişmez katalizörü olmuştur.

Bu nedenle Erdoğan iktidarı, 15 Temmuz bakımından bütün ülkeyi içine sürüklediği travmanın, üstü örtülmesi imkansız olan siyasi ve hukuki sorumluluğunu örtbas etmek endişesiyle ve evrensel değerleri ayaklar altına almak pahasına muhalefeti mahkum etmeye çalışmaktadır.

AKP/Erdoğan iktidarları, darbe girişiminden çok uzun zaman önce, bilhassa da kumpas dönemi olarak anılan zamanlarda organize bir şekilde suç işleyen FETÖ’ye her türlü desteği sağlamış, önündeki engelleri kaldırmıştır. Tüm gelişmelerin varıp geleceği tek bir yer var ise o da şudur: Çok açık bir şekilde suça iştirak açısından adı anılan bütün bu sorumlular hukuk karşısında er ya da geç hak ettikleri cezayı alacaklardır. Yukarıda delillendirilen suç ortaklığı neticesinde de, devletin parasına terör örgütlerinin etkinliklerini basanlar karşısında savcıların harekete geçmesi bir beka meselesi olarak karşımızda durmaktadır.

20 TEMMUZ DARBESİ
Başlangıçta ortaya konulan birlik ve beraberlik iradesi ne yazık ki bu kalkışmadan bir fırsat çıkarma hesabı olduğu anlaşılan AKP iktidarı tarafından çıkarılan OHAL kararı ile birlikte, hukuk askıya alınmış ve o şartlarda dayatılan ‘Mühürsüz referandumla’ birlikte, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun ifade ettiği “20 Temmuz Darbesine” dönüşmüştür. 15 Temmuz’u diğer darbelerden farklılaştıran FETÖ-AKP ilişkisinin mahiyetidir.

YENİ TARİH YAZIMI
Komisyon, Anayasa’nın 98. ve Meclis İçtüzüğünün 104. ve 106. Maddeleri ile tanımlanmış görev ve yetkileri çerçevesinde fonksiyonunu hakkı ve layıkıyla icra edebilmiş olsaydı, demokrasimizin gerçek anlamda tazelenerek güçlendirilmesine katkıda bulunabilirdi.

Komisyon çalışmaları Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından engellenmeyip başarılı olsaydı Türk milletinin sisteme ilişkin güvenlerinin artması ve TBMM’ye çok daha bilinçli bir şekilde sahip çıkmaları gibi bir sonuç doğurabilecekti.

Ancak 15 Temmuz hain kalkışmasını ‘Allah’ın büyük lütfu’’ 2 diye niteleyen dönemin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açısından 15 Temmuz’un aydınlanmasının hiç de arzulanır şey olmadığı ortaya çıktı. Bu değerlendirme önyargılı bir yorum veya yakıştırma değil, olgularla doğrulanabilecek objektif bir tespittir. Erdoğan’ın 16 Temmuz sabahı ‘Allah’ın büyük lütfu’ ibaresini kullandıktan sonra, “çünkü bu Silahlı Kuvvetlerimizin temizlenmesine sebep olacak” demiş ve “YAŞ Öncesi böyle bir adımın atılmasının manidar olduğunu” eklemiştir. Erdoğan’ın bu ifadeleri “ya darbeciler güç kazanacakları bir gelecekte buna kalkışsalardı” şeklinde iyi niyetli yorumlara da konu olmuştur. Ancak olayların akışı ve gelişimi günümüz AKP’li Cumhurbaşkanının söz konusu ibareyi aslında çok farklı bir anlamda kullandığını düşündürmekte ve hatta ortaya koymaktadır. ‘Allah’ın büyük lütfu’ ile kastedilen şey 15 Temmuz’un kendi ‘tek adam rejimi’ni kurmak için bir katalizör olarak görüldüğüdür. Daha açık bir deyişle 15 Temmuz FETÖ Darbesi’nin ‘bir büyük lütuf’ olabilmesi yarı karanlıkta bırakılmasına bağlıydı.

Komisyon, Anayasa ve Meclis İçtüzüğü çerçevesinde fonksiyonunu gerçek anlamda icra ettiği takdirde dönemin cumhurbaşkanının lütuf dediği şeyin belki de en temel şartı olan yarı karanlık hal mümkün olmayacaktı. Bu da bugün yaşayarak gördüğümüz ‘tek adam rejimi’nin gerçekleşmesini engelleyebileceği gibi, onun ters yüz olmasına sebep olabilecekti. Bundan ötürü Komisyon’un faaliyetleri tamamen çoğunluğu oluşturan AKP’li üyeler tarafından şekillendirildi ve yönlendirildi. Böylece Komisyon Raporu, 15 Temmuz’u kullanarak varılması hedeflenen amaçla tutarlı bir tarih yazımının aracı haline getirilmek istendi.

"FETÖ İLE İLTİSAKLI BAŞKAN"
Komisyon’un AKP’li üyelerinden ikisinin, özellikle de AKP’li üyelerin oylarıyla Komisyon Başkanı seçilen AKP Burdur milletvekili Reşat Petek’in 15 Temmuz’un asli örgütsel faili olarak tescil edilen FETÖ’yle iltisaklı sözde sivil toplum kuruluşları ve organizasyonlarla çok sayıda somut delille ortaya konabilecek yakınlıklar kurmuş olmasıdır. Petek’in bu şebekeye iltisakı dinci şebekeyle AKP’nin ilişkilerinin hızla sarsıldığı dönemde, bu iki yapıyı yeniden yakınlaştırmaya hizmet ettiğini düşündüğü görüşler geliştirmeye dek varmıştır… Petek, bütün bunlara rağmen Komisyon içinde yer almasını dönemin fiili Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güya bir özeleştiri gibi takdim edilen ‘aldatıldık’ argümanının da temeli olan muhakemeye dayandırmış; bu doğrultudaki açıklamalarını hukuki ayrımlarla destekleyip kuvvetlendirmeye çalışmıştır.

Komisyonun bu şebekeyle bir sempati ilişkisi içinde olduğu objektif, yani somut olgulara dayanılarak söylenebilecek diğer AKP’li üyesi ise Hüseyin Kocabıyık’tır. Hüseyin Kocabıyık tıpkı Petek veya Fethullah Gülen ve Cemaatle ilişkisi medyaya yansıyan birçok AKP’li gibi kendisini Cumhurbaşkanına benzer argümanlarla savunmuştur.

SİYASİ UZANTILAR AYDINLATILMADI
FETÖ’nün AKP içindeki ByLock’lu siyasi uzantıları ortaya çıkarılsaydı Anayasa değişikliğinin gazi TBMM’yi battal hale getirmeyi hedeflediği ortada olmasına rağmen AKP’lilerce neredeyse hiç fire vermeksizin kabul edilmesi imkânsız hale gelirdi. Komisyon faaliyetleri AKP’li başkanlıkça akamete uğratılarak 16 Nisan’da yaşanan ve bizzat YSK’nın tam kanunsuzluk olan kararıyla demokrasi tarihimizin en şaibeli, dolayısıyla tamamen gayrı meşru sonucuyla noktalanan bir referandumun önü açılmıştır. Bu düşüncenin gerçekle tamamen örtüştüğünü açıkça ortaya koyan kanıt ise muhalefetin yazımına hiçbir şekilde ve ölçüde katkıda bulunmasına izin verilmeyen AKP Komisyon raporuna sonradan yapılan ‘korsan ek’ olmuştur. AKP raporuna Anayasa ve İçtüzüğe aykırı olarak gizlice yapılan ekle, 15 Temmuz’un siyasi ayağına ilişkin unsurların ortaya çıkması engellenmeklekalmamış, adeta ortak menzile yürüyen kurumun CHP olduğu algısı yaratılmak istenerek bir imkânsız amaçlanmıştır.

GİZLİCE EK YAPTILAR
Kılıçdaroğlu’nun Büyük Adalet Yürüyüşü’nden sonra da başta ifade ettiğimiz nedenlerle kısaca 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu olarak adlandırılan Komisyonumuzun sonuçlanmış raporuna gizlice bir ek yaptılar. Fakat bu tutumlarıyla suç ikrarında bulundular ve aslında ‘ortak menzile’ yürüdükleri FETÖ ile kurgu davalar yaratma konusunda tam bir zihni paralellik gösterdiklerini açıkça ortaya koymuş oldular. Böylece AKP, yakın gelecekte tecelli edecek özgür yargıya FETÖ’yle tam on üç yıl boyunca aynı menzile ulaşmak için yaptıkları koordineli işbirliğini ikna edici kanıtlarından birini daha vermiş oldu.

Sonuç olarak en hafifinden, FETO sempatizanı Reşat Petek Başkanlığındaki 15 Temmuz FETÖ Darbesini Araştırma Komisyonun hazırladığı raporun sarayın kendi amaçları doğrultusunda kurguladığı 15 Temmuz hikayesini tahkim edecek bir anlatı olması amaçlanmıştır. Biz CHP olarak buna izin vermeyeceğiz. 15 Temmuz’un hikayesinin kurgulara değil adalet yürüyüşünün başarısı sonucunda gerçeklere dayandırılması için çalışacağız. Bu kalkışma vatanımıza, milletimize, meclisimize, askerimize ve polisimize karşı yapılmış bir saldırıdır. Bizim çabamız bu raporun özgür, kuvvetler ayrılığının güçlendirildiği bir parlamenter sisteme dayalı olarak ‘hukuk ve adalet Türkiyesi’nin’ inşa ve tesis edildiği günler için yol gösterici olmasıdır.

Öne Çıkanlar