Tatavla Dilberi Sokratini’nin hikayesi
Bu konferansların sonuncusu Cinsel Açıdan Hayal Edilmiş Bir Azınlık Olarak İstanbul Rumları: Tatavla Dilberi Sokrati adını taşıyordu. Toplantıda Tarihçi Aytek Soner Alpan 1929 yılında bir semtin tamamen yok olmasına sebep olan Tatavla yangınını anlattı.
Semt 1929 senesinin 21 Ocak gecesi yanmaya başlar. Karlı ve fırtınalı hava yangının hızla yayılmasına sebep olur. Yangının çıkış sebebi ise evde rakı üreten Yanni’nin rakı kazanının patlamasıdır. On saat süren yangın ancak sabah sekizde söndürülebilmiştir. Dönemin gazeteleri Tatavla’da 530 evin tamamen tahrip olduğunu, 150’den fazla ailenin evsiz kaldığını yazar. Alpan Tatavla’nın tarihte başka yangınlar da geçirdiğini ve tulumbacılarıyla meşhur bir semt olduğunu ancak kötü hava koşullarının ve poyrazın yangının hızla yayılmasına sebep olduğunu söyledi. Sigorta şirketi raporlarının da bunu ortaya koyduğunu belirten Alpan, “Tatavla bile isteye yakılmadı ama bile isteye yakılmış olsaydı da o yangın ancak böyle ve bu kadar kullanılabilirdi” dedi. Burada dikkat çeken unsur kısa sürede semtin adının değişmesi ve Tatavla’ya Kurtuluş adının verilmesi olur.
Türk ve Yunan hükümeti arasındaki gerginlik basında Tatavla ilgili haberlere de yansır ve milliyetçi söylemler giderek dozunu artırır. Yangının bir anlamda araçsallaştığını söylemek mümkün. Aytek Soner Alpan Tatavla yangınına ilişkin arşivlerde herhangi bir bilgiye ulaşamadığını, dönem basınında yer alan haberlerle konunun nasıl ele alındığını incelediğini aktardı. Terkos Su Şirketi’nin de ihmali olduğu gerekçesiyle şirketin müdürü Mösyö Kastelno tutuklanır ancak daha sonra serbest bırakılır. Alpan Türk ve Yunan tarafının anlaştığı bir tek noktanın itfaiyenin geç müdahalesi olduğunu belirtti. Her iki ülkenin basınında Terkos Su Şirketi’nin ihmaline ilişkin haberler yayınlanır.
Yangının İstanbul’un Rum nüfusunun yoğun yaşadığı bir semtte Türk-Yunan nüfus mübadelesiyle ilgili görüşmelerin tıkandığı dönemde çıkması Yunan basınında soru işaretlerine sebep olur. İkinci bir konu da 1927’de Muhtelit Mübadele Komisyonu’nun aldığı karar uyarınca 30 Ekim 1918 tarihinden önce İstanbul’da ikamet eden Rumların Mübadele Sözleşmesi’nin ikinci maddesi uyarınca “etabli” olarak tanımlamasıdır. Ancak Türk hükümeti tarafından Rum nüfusun sayısı milliyetçilik politikaları nedeniyle azaltılmaya çalışmıştır. Üçüncü bir neden de patrikhane meselesidir. Ankara hükümetinin Fener Rum Ortodoks Kilisesi’ne alternatif lokal bir Ortodoks kilisesi kurma çabası olur. Tüm bunlar Rum cemaati üzerinde bir baskıya sebep olur. Aslında Türkleştirme politikasının iktisadi anlamda da uygulanmaya konulduğunu söylemek mümkün.
İKDAM GAZETESİ’NDEKİ ÖYKÜ
Alpan yangının ardından İkdam Gazetesi’nde ‘Tatavla Dilberi Sokrati’ adında imzasız bir öykü yayınlandığını belirtti. Öyküye göre Tatavlalı genç bir erkek olan Sokratis, yaşlı Türk erkeklerini "ağına düşürüp" servetlerine konmaktadır. Öyküde Tatavla milletin ahlakını ve sağlığını bozan bir bataklık olarak tarif edilmektedir. Öykü imzasız olarak yayınlansa da Alpan dönemin gazetelerindeki yazıları incelediğinde ve iyi Yunanca bilmesi sebebiyle Celal Nuri’nin bu öyküyü kaleme aldığını düşündüğünü belirtti.
Aytek Soner Alpan Kimdir?
Simon Fraser Üniversitesi’nde SNF Centre for Hellenic Studies bünyesinde sürdürülen bir projede araştırmacı. Alpan 1923 Türk ve Yunan Nüfus Mübadelesi’ne ilişkin doktora çalışmasıyla Modern Greek Studies Association tarafından iki yılda bir verilen ‘en iyi doktora tezi’ ödülüne layık görüldü.
Eda Yılmayan
Kaynak:Eda Yılmayan