Sağlıkta şiddete karşı mücadele gününde hekimler: Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz
Gaziantep’te 17 Nisan 2012’de hasta yakını tarafından görevi başındayken öldürülen Dr. Ersin Arslan, ölüm yıldönümde sağlık çalışanları tarafından anıldı. Yaşamak ve yaşatmak isteyen sağlık çalışanları, “Sağlık sistemi böyle devam ettikçe, toplumsal şiddetin önüne geçilmedikçe sağlık kurumlarında da şiddetin sona ermeyecek” dedi.
Antalya Tabip Odası Yönetim Kurulu, 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü dolayısıyla bir açıklamada bulundu. Hekimler, 11 yıl önce sağlıkta şiddet nedeniyle kaybettikleri hekim arkadaşları Dr. Ersin Arslan’ı anarken diğer yandan ise sağlık sektöründeki sorunlara değindi. Antalya Tabip Odası Komisyon Başkanı Prof. Dr. Filiz Ersel Tüzüner basın açıklamasını okudu. Yaşanılan sıkıntılara değinen Tüzüner, “Bundan tam 11 yıl önce bugün meslektaşımız Dr. Ersin Arslan görevi başındayken hasta yakınının bıçaklı saldırısı ile katledilmişti. Ne yazık ki sağlık alanında yaşadığımız bu şiddet her geçen gün artarak devam etmektedir. Sağlıkta yaşanan bu şiddetin görünürlüğünü sağlamak amacıyla TTB 2016 yılından itibaren 17 Nisan “Sağlıkta Şiddetle Mücadele Günü” kabul ediliyor ve şiddet nedeniyle kaybettiğimiz meslektaşlarımızı saygıyla anıyoruz. Dile kolay, henüz hayatının baharında genç bir hekimin sevdiklerinden, ailesinden, hastalarından acımasızca koparıldığı o kara günden bu yana 11 yıl geçti” dedi.
‘HER GÜN YENİ BİR ŞİDDET OLAYI’
“Her yıl bu kara günü anarken, hekimlere yönelik şiddete dikkat çekmeye çalıştık” diyen Tüzüner, “Üstüne yeni olaylar eklendi. Her gün yeni bir şiddet olayı ile yaşamak zorunda bırakıldık ve geçen 11 yılda hekimler görevleri başında öldürülmeye devam etti. Pandemide sevdiklerimizden ayrı kaldık, görevinin başında iken COVID-19 nedeniyle 217 meslektaşımız hayatını kaybetti, ancak bizler hastalarımızı korumak için koşulsuz çalışmaya devam ettik. Ve şiddet bu koşullarda da hız kesmedi. 2003 yılından beri adım adım uyguladıkları “Sağlıkta Dönüşüm Programı” neoliberal politikalarla sağlığımızı meta, bizleri köle kıldı. Apartman bodrumlarına, penceresiz mekanlara sıkıştırılan 1. Basamak Sağlık Hizmetleri, bu ülkenin yurttaşları olarak hepimizin geleceğini çalan kara delikler olarak şehrin en uzak yerine kondurdukları “şehir/şirket” hastaneleri, eğitimden uzaklaşan, niteliği değil niceliği gözeten üniversite hastaneleri hem pandemide hem de depremde enkaz altında kaldı. Güvencesiz, esnek çalışma koşullarıyla güvenli ve sağlam olmayan binalarda sağlık hizmetinin verilemeyeceğini yine en son deprem bize gösterdi” dedi.
‘MÜCADELEYİ HER ALANDA SÜRDÜRÜYORUZ’
“Yıllardır toplumun her kesimine, her yaşam alanına, kadınına, çocuğuna artarak yönelen şiddetten sağlık çalışanları da nasibini aldı” diyen Tüzüner, “O nedenle TTB olarak bizler şiddetle mücadeleyi her alanda sürdürüyoruz. Dr. Ersin Arslan’ın öldürülmesinin ardından bugüne dek etkili bir yasal düzenleme için yaptığımız girişimler sonucunda yetersiz de olsa yasal düzenlemeler yapıldı. Ancak biliyoruz ki sağlık sistemi böyle devam ettikçe, toplumsal şiddetin önüne geçilmedikçe sağlık kurumlarında şiddetin de sona ermeyeceğini biliyoruz. Yaşamı ve yaşatmayı kendine şiar edinmiş bir mesleğin mensupları olarak sağlıkta şiddete karşı her yönüyle mücadelemiz devam edecek; çünkü biz hekimler, şifa dağıtmaya çalışırken ölmek istemiyoruz, yaşamak ve yaşatmak istiyoruz” dedi.