Kılıçdaroğlu: Artık parti içi tartışmaları tamamen bir tarafa bırakıyoruz
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, milletvekillerine talimat verdiğini belirterek "Artık parti içi tartışmaları tamamen bir tarafa bırakıyoruz ve ülkenin sorunlarına odaklanıyoruz" dedi.
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan karşısında ikinci turda yüzde 48,82'yle kaybettiği cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından 'değişim' tartışmasının odağı haline gelen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yeni açıklamalarda bulundu.
Sözcü yazarı Aytunç Erkin'e konuşan Kılıçdaroğlu, aldığı son kararı şöyle paylaştı: "Parti içi sorunların parti içinde görüşülmesi, değerlendirilmesi, medya üzerinden değerlendirilmemesi yönünde arkadaşlarıma bir talimat verdim. Yeni seçilen vekil arkadaşlarımla görüşeceğim. Artık parti içi tartışmaları tamamen bir tarafa bırakıyoruz ve ülkenin sorunlarına odaklanıyoruz.
Gittiğiniz yerlerde, illerde, ilçelerde özellikle de oyumuzun düşük olduğu yerlerde ziyaretleri gerçekleştirin ve halkla buluşun. Onlara, sorunları nasıl çözeceğimizi anlatın diye talimat verdim. Bu talimata karşı parti içine yönelik konuşmam doğru olmaz. Partideki arkadaşlarım artık bulundukları illerde ilçelerde her yerde halkın sofrasına oturacak ve onların sorunlarını kamuoyuna taşıyacak."
Kılıçdaroğlu'nun mesajları şöyle:
'Adalet yok olursa devlet yok olur'
"Bence bu konu her şeyden önemli. Hakim ve savcı toplantısı vardı. Onlar gidecekler ve görevlerini yapacaklar. Erdoğan çıktı ve orada beni eleştirdi. Ana muhalefet liderini, genel başkanını. Siz kalkıyorsunuz, adalet dağıtacak kişilere, politikalarını beğenmediğiniz ana muhalefet partisinin liderini eleştiriyorsunuz. Oraya katılan hakim ve savcılar da alkışlıyorlar. Alkışlayan hakim ve savcılar, benimle ilgili ya da CHP'li yönetici, iş insanı olabilir, bir dava önüne gittiğinde Erdoğan'ın yaptığı bu konuşmayı hatırlayacak. Nasıl karar verecekler? Devletin dini adalettir. Siz adaleti yok ettiğiniz zaman devleti yok edersiniz. Türkiye'de bütün bu olumsuzlukların kaynağı, hukukun üstünlüğü kavramının tamamen yok edilmesidir."
'Dokunulmazlığım kalktığı için değil'
CHP liderine "Sizin de dosyalarını var ve vekil değilsiniz artık" dediğimde şu cümleleri kurdu: "Evet, vekil değilim ve dokunulmazlığım kalktı. Ama bunları söylediğim zaman acaba Kılıçdaroğlu dokunulmazlık dosyaları nedeniyle mi böyle konuşuyor diyenler olacaktır. Hayır efendim! Eğer adaleti bu ülkede tesis edeceksek hakim ve savcının siyasi otoritenin emrinden çıkması lazım. HSK şu anda saraydan talimat alan bir kurum. Hakimlerin zorla emekli ettirilmesi, sürülmesi, hangi pencereden bakarsanız bakın adaletin olmadığını Mısır'daki sağır sultan da biliyor."
'O yılan bir gün sana da dokunur'
Kılıçdaroğlu'na "Hakim ve savcıların alkışlamasının ardından CHP ne yapacak? Nasıl bir yol izleyecek?" diye sordum: Salı günü grup toplantısında söylediğim altı madde vardı. Bir firmanın lehine tamamlanmayan bir dosya üzerinden karar verilmesi için hakime, Adalet Bakanlığı'nın HSK'nın ve İstanbul'daki bazı yargıçların yaptığı baskının üzerine gidilmesi gerekiyor. Bugün baktım medyada sadece Birgün Gazetesi'nde yer almış. Şaşırdım, gerçekten şaşırdım. Yer almaması şu anlama geliyor: Kimse dokunmasın, bana dokunmayan yılan bin yaşasın. Ama o yılan gelecek ve dokunacak size. Üzerine gidilmesi lazım. Baskı yapılan hakimin bulunması lazım, konuşur ya da konuşmaz."
'İmamoğlu'nun dosyalarını da takip ediyoruz'
İmamoğlu'nun da davaları olduğunu ve dosyasına bakan bir hakimin Samsun'a tayin ettirildiğini hatırlattığımda Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: "Orada da olayı yakından takip ediyoruz. Birden fazla dosyası var Ekrem Bey'in. Tamamı hukuka aykırı açılmış dosyalar ve Ekrem Bey'in görev yapmaması için, çalışmalarını engellemek için kapı ardında yapılan çalışmalar bunlar."
'Bahçeli, CHP'yi düşünmesin zamma karşı vatandaşı düşünsün'
MHP lideri Devlet Bahçeli önceki gün Meclis'te şu cümleyi kurdu: "Özgür Bey'in konuşması çok heyecanlı yapılmış bir konuşma. Aynı zamanda kongre konuşması havasındaydı. Kongre konuşmasına benzer bir konuşma usulüyle. O bakımdan kendi kendime sordum, CHP'de sınıf arkadaşım devam etmezse Ekrem'e karşı Özgür derim." Kılıçdaroğlu bu açıklamayı şöyle değerlendirdi:
"Sayın Bahçeli önce milli paramıza sahip çıksın. Bu kadar zam yaşanırken vatandaşa sahip çıksın. (Beş kuruş para dilenmek için Türkiye Cumhuriyeti'nin başındaki kişinin dilenciler gibi gezmesini içime sindiremiyorum) diye açıklama yapsın. Lozan'ı düşünsün, Düyun-u Umumiye'nin ne olduğunu ve şimdi Düyun-u Umumiye'nin ne olduğunu karşılaştırsın. CHP'yi düşünmesin. CHP yolunda gidiyor, Kuvay-ı Milliyeci'dir."
Seçim sonrası umutsuzluk olduğunu görmüyor mu?
Kılıçdaroğlu'na "28 Mayıs'tan sonra CHP tartışılıyor. İnsanlarda umutsuzluk var, heyecan kayboldu. Değişime vurgu yapılan bir süreç olduğu için de baş gündem CHP. Umutsuzluğu siz de görmüyor musunuz?" diye sordum: "Umutsuzluk değil. Toplumun bir travma yaşadığını kabul ediyorum. Bunu karabasana, umutsuzluğa çevirmek gibi bir geleneğimiz yok ve olamaz. Böyle olmamalı. O zaman her şeyi bırakacağım demektir. Biz mücadelemizi sürdüreceğiz. Bütün bu rezaletlere karşı tek sesini çıkaran biziz."
'CHP dışarıdan dizayn edilmek isteniyor'
CHP'nin dışarıdan dizayn edildiğini düşünen Kılıçdaroğlu "Medyada yazılanlara dikkatle bakıyoruz. Bunların içinde haklı eleştiriler de var ama hiç kullanmadığımız cümleler de" dedi ve şöyle devam etti: "Bunların içinde trol hesaplar var. Bazen bu trol hesaplara inananlar ya da inanmayanlar var. Bunları doğrulatmak için gazeteci titizliğiyle araştıranlar da var. Sorun bu değil! Önümüzde ciddi bir sorun var ve bu sorunun adı ekonomi. Gerçekten mutfakta yangın var ve vatandaş bunu görüyor. Vatandaş gazetelerde sadece CHP'nin konuşulması, içişlerine müdahale edilmesi, CHP'nin bir anlamda dışarıdan dizayn edilmeye çalışılmasını içine sindiremiyor. Biz de sindiremiyoruz."
'Dertlerimizi parti içinde konuşacağız medyada değil'
CHP Genel Başkanı aldığı son kararı da SÖZCÜ'yle paylaştı: "Parti içi sorunların parti içinde görüşülmesi, değerlendirilmesi, medya üzerinden değerlendirilmemesi yönünde arkadaşlarıma bir talimat verdim. Yeni seçilen vekil arkadaşlarımla görüşeceğim. Artık parti içi tartışmaları tamamen bir tarafa bırakıyoruz ve ülkenin sorunlarına odaklanıyoruz. Gittiğiniz yerlerde, illerde, ilçelerde özellikle de oyumuzun düşük olduğu yerlerde ziyaretleri gerçekleştirin ve halkla buluşun. Onlara, sorunları nasıl çözeceğimizi anlatın diye talimat verdim. Bu talimata karşı parti içine yönelik konuşmam doğru olmaz. Partideki arkadaşlarım artık bulundukları illerde ilçelerde her yerde halkın sofrasına oturacak ve onların sorunlarını kamuoyuna taşıyacak."
İçinde kalan uhde ne?
Görüşmemizin sonlarında doğru Kılıçdaroğlu "İçimde uhde" dedi ve anlattı: "Gazetecilikten söz ediyoruz. Yeni Şafak Gazetesi 3 milyon lira para harcayarak benim aleyhime yayın yaptı. Ben bunu eleştirdim. Gazete beni eleştirebilir ama 'Buna oy vermeyin' diye yayın yapamaz. Bunu da eleştiren bir kişi görmedim. Nasıl bir ülkede yaşıyoruz. Sonra gazete açıklama yaptı '3 milyon değil 5 milyon masraf yaptık' dedi. Devletten beslenen gazete diğer gazeteler tarafından görülmüyorsa çürüme var demektir."