Büyük patlamadan kıyamete…

Büyük patlamadan kıyamete…
Daha önce Kâğıttan Kadınlar ve Aklım Gezide isimli iki romanı yayımlanan Ufuk Saka’nın üçüncü romanı Tanrının Bir Günü, 40 Kitap Yayınevi tarafından yayınlandı.

Romanda okurlar, zamanda uzunca sürecek bir yolculuğa çıkıyorlar. Yeniçeri 'Saka Ocağı'nda asker olan Rusçuklu Ümer’in 2. Viyana Kuşatması sırasında tanıştığı Avusturyalı Rebekka ile olan aşk öyküsü,1950’de Bulgaristan’dan Türkiye’ye doğru yaşanan göç sürecinde beşinci kuşaktan torunu Necat ile Reyyan'ın aşkıyla sürüyor.

Reyyan - Necat aşkının ürünü olan Ömer’in yaşamı üzerinden “78 Kuşağı” olarak anılan kuşağın dönüşümüne dikkat çekiliyor. 1950’de başlayıp günümüze dek ulaşan 75 yıla yakın bir zaman diliminde, art arda şahit olunan icatlar ve bu modern araç ve gereçlerin roman kahramanlarımızın yaşamlarına girişi, ayrıca onların dünya ve ülke tarihine damgasını vuran olaylara tanıklık etmeleri, hatta bir kısmının içinde yer almaları anlatılıyor.

Ömer'in İstanbul Gaziosmanpaşa'da başlayan yaşam öyküsünün sonuna doğru Fethiye'de köşesine çekilerek kendisiyle yüzleşmesi sürecinde bir bireyin gençliğinden yaşlılığına kadar geçen zamanda nelerin değiştiği, gençliğinde neler yaşamayı beklerken yaşlanınca neleri kabullenmek zorunda kaldığı bir tür yaşam felsefesi tartışması olarak irdeleniyor.

Romanda son bölüme metafizik bir anlayış sorgulanarak geçiliyor ve "Tanrının Bir Günü" distopik bir sonla bitiyor.

Sıradan insanların romanı

Yazar Saka, Tanrının Bir Günü isimli eserinde kazananların, lider konumunda olan kişilerin değil, hayatın içinde yer alan, önde olmayan, görünmeyen, sıradan insanların hayata tutunma mücadelesini yazdığını söylüyor.

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar