Naci Ağbal'ın suçu neydi?
Ekonomide rasyonele dönüş adımları kapsamında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yeni yönetimi, ‘faiz sebep enflasyon sonuç’ siyasetini geride bırakarak faiz artışına "devam" dedi. TCMB, Para Politikası Kurulu toplantısında 750 baz puan artışla faizi yüzde 25'e çıkararak Eylül 2018'den beri en yüksek seviyeye çekti. Bu karar piyasa beklentisi olan yüzde 20'nin tam 5 puan üzerinde. 3 toplantıdan bu yana faiz 1650 baz puan artırıldı.
TIKLAYIN- Merkez Bankası’ndan şahin adım: Faiz yüzde 17,5’ten yüzde 25’e yükseldi
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Faiz sebep, enflasyon sonuç" ısrarı ile birlikte başlanan "düşük faiz" politikası döneminde faizler en son bu seviyeleri 19 Mart 2021 tarihli PPK'da görmüştü. Faiz o toplantıda yüzde 19'a yükseltildi. Kararın altındaki imza dönemin Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'a aitti. Bu karar Ağbal'ın TCMB Başkanı sıfatıyla aldığı son karar oldu. Ağbal, Erdoğan imzalı bir gece yarısı kararnamesiyle görevinden alındı. Çünkü Ağbal, Erdoğan'ın aksine düşük faiz politikasını benimsemiyor, doğrudan olmasa da aldığı kararlarla bu karşıtlığı gösteriyordu.
Erdoğan ise Ağbal'ın faiz artışlarından rahatsızlığını yaptığı bir konuşmada "Asıl iş faizi düşürmek suretiyle enflasyonu aşağıya düşürmektir. Faiz enflasyonla doğru orantılıdır, ne kadar aşağı çekerseniz o da aşağı gelir çünkü biz bunu yaşadık" cümlesiyle ortaya koydu.. Baskılar bununla da kalmayıp medyaya da yansıdı. İktidarı desteleyen Yeni Şafak'ın Ağbal'ın faizi yüzde 19’a çıkarmasını hedef alarak "Bu operasyonu kim adına çektiniz?" manşeti o dönemin hafızalara kazınmış en önemli olaylarından birisiydi.
2021 yılında Türkiye'de enflasyon yüzde 20 seviyelerindeydi. Ağbal, pandeminin de etkisiyle küresel düzeyde de yükselen enflasyon riskinin farkına vararak önlem için faiz artırmaya başladı. Ancak iktidar buna izin vermedi. Ağbal'ın görevden alınmasıyla yerine şimdilerde BDDK Başkanı olan Şahap Kavcıoğlu göreve getirildi ve Erdoğan'ın "düşük faiz" politikası bir fiil uygulamaya alındı. Uzmanların iktisat bilimine ters olduğunu ifade ettiği bu teori enflasyonu patlattı. İktidar ise suçu teoriye değil, pandemi ve onun etkisiyle küresel piyasalarda artan emtia fiyatları, tedarik zincirlerindeki bozulmalar gibi unsurlara yükledi.
Önemli bir fark var
Son 2 yıldır yüksek enflasyon vatandaşların reel gelirini eritti.
Seçim öncesi parasal sıkılaşma hamlesini göze alamayan iktidar seçimi kazanmasının ardından TCMB'nin başına Hafize Gaye Erkan'ı, Maliye ve Hazine'nin başına da AKP’nin önemli yıllarında bakanlık yapmış Mehmet Şimşek'i yeniden getirerek ‘rasyonele dönüş’ politikasına geçti.
Bugünse bu adımlar kapsamında faiz Ağbal dönemindeki yüzde 19'un 6 puan üzerine, yani yüzde 25'e çekildi. Fakat arada ciddi bir farkla. Bugün enflasyon resmi verilerle yıllık yüzde 47,8 seviyesinde. Bu sebeple uzmanlar son kararı "yetersiz" ama "olumlu" olarak değerlendirdi.
Ağbal'ın suçu neydi?
Oysa Ağbal döneminde yüzde 20'ye yakın enflasyona karşılık yüzde 19'luk faiz oranı makul bir seviyedeydi. Piyasalarda gerek Ağbal'a gerekse de temsil ettiği kurum olan TCMB'ye güven söz konusuydu. Son karar ne getirir bilinmez ancak TCMB, ‘ortodoks’ politikalara bağlılığıyla bilinen Hafize Gaye Erkan'a ve yaptığı faiz artışlarına rağmen piyasaya güveni tam manasıyla sağlayabilmiş değil.
İktidar suskun!
AKP iktidarının dünden bugüne söylem değiştirmesi Türkiye'de ilk kez yaşanmıyor. Fakat enflasyonun tüm dünyayı tehdit ettiği bir dönemde faizin yüzde 19'a çıkarılması sonrasında Ağbal koltuğundan olurken, milyonların da geliri eridi. İktidar ise ‘neden bunların yaşandığı’ konusunda suskun! Öyle ki kararın açıklanmasından dakikalar sonrasında kamera karşısına geçen Erdoğan, ekonomiye ya da yapılan beklenmedik faiz artışına ilişkin bir söz söylemedi.
Erdoğan Nass suresine işaret ederek "Nass ortadayken sana bana ne oluyor" söylemini de unutmuş gözüküyor!