Merkez Bankası dövizi tutmak için tüm tuşlara basıyor
Yerel seçimlere geri sayım sürerken yurtiçi yerleşiklerin artan döviz talebi, beklentileri aşan enflasyon verisi ve seçim sonrasına yönelik belirsizlikler ekonomi yönetiminin son günlerde üst üste adımlar atmasına neden oluyor. Son olarak dün Merkez Bankası zorunlu karşılıkların banka büyüklüğüne göre bir kısmının bloke olarak tesis edilmesi ile 1 aya kadar vadeli mevduata da faiz uygulanmasını devreye aldı.
Tüm bunların likiditeyi çekmeye yönelik hamleler olduğunu söyleyen ekonomistler seçim öncesi gelecek haftaki mart toplantısında faiz artırması beklenmeyen Merkez Bankası’nın, nisan toplantısında faiz artırmak zorunda kalacağına işaret etti. Bankacılık endeksi yeni hamleye negatif tepki verdi ve gün içinde düşüş yüzde 4,75’i aştı.
Döviz mevduatında 6 milyar dolara yakın artış
Ekonomim'den Şebnem Turhan'ın haberine göre, yurtiçi yerleşikler önceki tecrübelerinin ışığında yerel seçimler yaklaştıkça dövize olan talebini arttırdı. Dolar/TL 32, Euro/TL 35 seviyesini aştı. Ekonomistlerin hesaplamalarına göre 1-8 Mart haftasında bankacılık sektörünün yabancı para mevduatı 5.9 milyar dolar artarak 207.1 milyar dolara ulaştı. Haftalık bu yükseliş son iki yılın en hızlı döviz mevduatı artışına işaret ediyor. Merkez Bankası’nın aynı haftada bankalarla swapları da 6.2 milyar dolar arttı. Gram altın fiyatları serbest piyasada 2400 liranın üzerini gördü. Tüm bu artan talep karşısında geçen hafta döviz işlemlerine yönelik sözlü uyarıda bulunan ekonomi yönetiminin hamlesi sonrası serbest piyasa ile bankalararası piyasa döviz fiyatları arasındaki fark açıldı.
Ayrıca geçen hafta Merkez Bankası ticari ve ihtiyaç kredi büyümesine yönelik sınırları sıkılaştırdı. Bankacılık sektörü kaynaklarının verdiği bilgiye göre özellikle tüzel kişilerin kredi kullanarak döviz ve altın talebinin yoğunlaşması bu hamlenin gelmesine neden oldu. Bunun yanı sıra yine sözlü talimatla bankacılık sektöründen ticari ve ihtiyaç kredi faizlerinin artırılması istendi. Merkez Bankası verilerine göre mart başında TL ticari kredi faizi ortalama yüzde 54 seviyesindeydi. Öyle ki bazı kamu bankalarında ticari kredi faizleri yüzde 60’a kadar çıktı, sektörde ortalama yüzde 58-60 arasında değişen oranlarda ticari kredi faizlerine ulaşıldı, bazı bankalar kredi limitlerini de sınırladı. Reuters’in haberine göre rotatif kredilere bazı bankalar 100 bin lira sınırı getirdi. Ayrıca bankalar tarafından kredi kartlarında taksitli nakit avansa hem 3 taksit hem de limit sınırlaması uygulanmaya başladı.
TL mevduat faizlerinde yükseliş beklentisi
Likiditeyi çekip dövize kaymasını engellemek için son bir hamle de dün geldi. Reuters’in haberine göre Merkez Bankası (TCMB), bankacılık sistemindeki TL likiditeyi sıkılaştıracak, mevduat faizlerinde yukarı etki yaratacak yeni zorunlu karşılık adımları açıkladı. Bankacılar, yapılan değişiklerle getirilen zorunlu karşılıkların bloke olarak tesis edilmesi uygulamasının TL likiditeyi sıkılaştıracağını, böylece mevduat faizlerini yükseltici etki yaratacağını söyledi. Uzmanlar değişiklik öncesi bankaların esnek bir şekilde istedikleri gün sıfır ZK tutabildiğini şimdi belli miktarın bloke edileceğini kaydetti.
Uygulama 15 Mart tesis tarihinde başlayacak ve 5 Ocak 2025 tesis tarihine kadar devam edecek. Ayrıca TCMB'nin yeni başlattığı kısa vadeli TL mevduat için ayrılan zorunlu karşılıklara faiz verme uygulaması bankacılara göre kısa vadedeki mevduat faizleri üzerinde yukarı yönlü ek etki yaratacak. Bu uygulama ise 16 Mart itibarıyla başlayacak.
Kısa vadeli mevduata da faiz uygulaması
TCMB'nin uygulama talimatı ile yaptığı değişiklikler şöyle: “TCMB serbest hesaplarda ortalama olarak tesis edilen TL zorunlu karşılıkların bir kısmının bloke hesaplarda tesis edilmesine karar verdi. Aktif büyüklüğü 500 milyar TL üzerinde olan bankalar, TL yükümlülükler için tesis edilmesi gereken zorunlu karşılıkların yüzde 25'ini bloke olarak tesis edecek. Aktif büyüklüğü 100 milyar TL üzerinde olan bankalar, TL yükümlülükler için tesis edilmesi gereken zorunlu karşılıkların yüzde 15'ini bloke olarak tesis edecek. TCMB zorunlu karşılıklara üç ayda bir faiz ödenmesi uygulamasına bir aydan kısa vadedeki mevduatları da dahil etti.”
Ekonomistler bu hamlelerin likiditeyi çekip döviz ve altına kaymasını engellemeye yönelik olduğunu belirtirken gelecek hafta yapılacak mart ayı Para Politikası Kurulu toplantısında faiz artışına gitmesi çok mümkün olmayan Merkez Bankası’nın PPK metinlerinde de belirttiği gibi miktarsal sıkılaştırmalarla bu ayı geçirmeye çalıştığını vurguladı.
Dolar talebini törpülemeye yönelik
TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atılım Murat, politika faizi artırımının seçim sonrasının konusu olduğuna işaret ederken Merkez Bankası’nın şu an için tek derdinin piyasadaki likiditeyi çekmek olduğuna dikkat çekti. Murat, özellikle tüzel kişilerin yüzde 60 faizle bile olsa ticari kredi kullanarak döviz ve altın talebini arttırdığını dile getirerek kredi faizlerine yönelik “Yükseltin” talimatının da bu nedenle gittiğini ifade etti. “Merkez piyasadaki başıboş likiditeyi çekmek istiyor ve yeni likidite yaratılmasını istemiyor. Merkez Bankası gidip bankalara kredi vermeyin diyemeyeceğine göre faizleri yükseltmelerini talep ediyor. İşlem, likiditeyi azaltmak ve dolar talebini törpülemeye yöneliktir. Döviz talebi hala güçlü seyrediyor. Seçime kadar olan süreci atlatalım diye düşünüyorlar” diyen Murat, kısa vadeli mevduatlar için tutulan zorunlu karşılıklara faiz uygulamasının da “Yeter ki likidite yaratılmasın” anlamına geldiğine işaret etti. Murat, seçimin ardından ise Merkez Bankası’nın elinin rahatlayacağını vurguladı.
Sözer: Güven aşılayacak sözlü yönlendirme ile baskıları yönetebilir
Virtus Glocal Yönetici Ortağı Dr. İnanç Sözer sekiz ay gibi görece kısa bir sürede politika faizini yüzde 8,50’den yüzde 45’e yükselten TCMB’nin, son dönemde aldığı önlemlerle sürpriz olmayan bir şekilde bu defa likidite politikasını enflasyonla mücadele kapsamında sıkılaştırdığını söyledi. Sözer, “Son günlerde alınan önlemlerin etkisini önümüzdeki haftalarda daha net görüyor olacağız; bununla beraber TCMB’nin ihtiyaç duyulduğu kadar sıkılaştırma yapmaya kararlı olduğunun sinyalini vermesi makroekonomik istikrar açısından fevkalade olumlu. Bu sinyaller 21 Mart ve/veya nisandaki toplantısında ilave faiz artışı beklentilerine yol açsa da, ben halihazırdaki politika faizi ile paralel bir mevduat faizi ve tahvil faizleri görmemizi sağlayacak faiz dışı araçlardaki ilave ayarlamanın yapılmasının daha doğru ve bütünsel bir yaklaşımla riskleri daha iyi yöneteceği kanaatindeyim. TCMB’nin bu görünümde biraz zamana ihtiyacı var; güven aşılayacak bir duruş ve sözle yönlendirme izlenirse politika faizinde ek bir artış olmadan rahatlıkla enflasyon ve kur baskıları yönetilebilir” diye konuştu.
Döviz talebi mevduat faizi düşük diye değil!
Merkez Bankası’nın makroihtiyati önlemlerle sıkılaştırmaya devam edeceğinin sinyallerini verdiğini ve bu hamlelerin sürpriz olmadığını söyleyen bankacılık sektörü kaynağı, bu hamleyle ne kadar TL likidite çekileceğinin bilinmediğini ancak mevduat faizlerini yukarı iteceğini vurguladı. Bunun aynı zamanda kısa vadeli tahvil tarafında da faizi yükselteceğini belirten kaynak, fonlama maliyetlerinin ciddi artacağına da işaret etti. Kaynak, bu adımların likideyi çekmesini hem de enflasyon beklentileri üzerinde etkili olmasının istendiğini ancak bunun çok da mümkün olmadığını dile getirerek martta olmasa da nisan toplantısında Merkez Bankası’nın faiz artırmak zorunda kalacağını kaydetti. Mevduat faizlerinin yukarı gitmesinin döviz talebini bir miktar aşağı çekebileceğini söyleyen kaynak beklentinin üzerinde gelen enfl asyon verisi sonrası talebin patladığını bu hamlenin bunu düzenlemeyi de hedeflediğini dile getirdi. Kaynak, yurtiçi yerleşiklerin mevduat faizini düşük bulduğu için döviz almadığını daha psikolojik bir işlem olduğunu söylerken şu an Merkez Bankası ortalama verisine göre yüzde 53,25 seviyesinde olan 3 aya kadar vadeli TL mevduat faizinin mayısta yüzde 75’i geçecek enflasyon söz konusu olduğunda çok da cazip bulunmadığına dikkat çekti.