İktisatçı Mahfi Eğilmez: Ekonomide önce beklentiler düzeltilmeli
Türkiye'nin seçimine günler kala en çok merak edilen konuların başında seçim sonrasında atılacak ekonomi adımları geliyor. Prof. Dr. Işın Çelebi, Prof. Dr. Emre Alkin ve Dr. Mahfi Eğilmez Altınbaş Üniversitesinin düzenlediği Çarşamba Buluşmalarında bir araya gelerek 14 Mayıs seçimi sonrasında yapılması gereken ekonomik düzenlemeler hakkında değerlendirmelerde bulundular.
Mahfi Eğilmez "Ekonominin yüzde 50'si beklentilerdir. Önce beklentileri düzelmek gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu. Işın Çelebi ise yabancı yatırımcı için demokrasi ve adaletin olmazsa olmaz olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Emre Alkin ise serbest piyasa ele alındığında, Atatürk’ün İzmir İktisat Kongrelerinde tanımladığı gibi devletin sadece düzenleyici otorite vazifesi yaptığı ve ferdin işine karışmadığı zamana dönülmesi gerektiğini hatırlattı. Serbest piyasa düzenine kademeli olarak geçişi sağlanmasının önemine değinerek politika faizi ve dövizin de serbest piyasa kurallarına göre belirlenmesi gereğinin altını çizdi.
"İNSANLAR BANKADAN DÖVİZ ÇEKİP SERBEST PİYASADA BOZDURUYORSA BURADA BİR TUHAFLIK VARDIR"
Sürecin yavaş yavaş ve yedire yedire ilerlemesi gerektiğini anlatan Emre Alkin, şu aşamada ihracatçı için “enflasyon kadar döviz artsın” denilemeyeceğini savundu. Ancak ihracatçının öngörülebilir bir ortam isteklerinde haklı olduklarını ifade etti. Bunun da bir sırası olduğunun altını çizerek, “Bir kere rakamlara inançsızlık değiştirilmeli. İşsizlik rakamlarıyla ya da enflasyon ile ilgili kuşku duyarsanız, bankadaki döviz kuru ile piyasadaki kur arasında fark oluşuyorsa, insanlar bankadan nakit döviz çekip, serbest piyasada bozduruyor ve sonra tekrar bankaya yatırıyorsa burada bir tuhaflık var demektir. Toplumun zaruri ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığı bir yerde adil siyasette üretmek mümkün değil. İnsanların maaşlarını korumak için kurumlara, yöneticilere karşı seslerini çıkaramamaları normal. Vatandaşın yapacaklarınıza inanabilmesi için süreci bir takvime bağlayarak, kademeli olarak uygulamalı.” dedi.
"EŞİTLİKÇİ, ADALETÇİ MODELE DÖNMELİ"
Ekonomiden önce adalet reformunun gerekliliğini de vurgulayan Emre Alkin, “Eşitlikçi, adaletçi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine uygun bir modele dönmeli. Yurtta sulh, dünyada sulh sözünün ne kadar doğru olduğunu bugün daha iyi anladık. Refahın ön koşulu, barış. Zenginlik her şeyi çözmüyor. Bizim merkezine adaleti koyduğumuz bir kalkınma programı yapmamız, ahlakı, sporu, sanatı, kültürü ve eğitimi geliştirmemiz gerekiyor. Güven ve adalet her zaman merkezde olmalı. Onlarda kademeye gerek yok. Bunlarla birlikte de ekonominin iyileşmesi için sabırlı olmalıyız. Uzun bir yol bu elbette, ancak reçetemiz budur.” diyerek önerilerini dile getirdi.
" 'ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ DOLU' 'RESTORANLARDA KUYRUK VAR' BUNLAR REFAH GÖSTERGESİ DEĞİL"
Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi, Dr. Mahfi Eğilmez ise seçim sonrasını anlayabilmek için şu andaki durumu biraz kavramak gerektiğini belirtti. Türk ekonomisinin, Arjantin ile benzerliklerine dikkat çeken Mahfi Eğilmez şöyle dedi:
“Görünüşe bakarsanız durum iyi. Alışveriş merkezleri dolu, restoranlarda kuyruk var. Arjantin’de de bu böyleydi. Lüks restoranlarda yer yoktu, kuyruklar vardı. Oysa enflasyon yüzde 104. Bunun tek nedeni, insanların paradan kaçması. Bu maalesef, lüks ve refah göstergesi değil. Para tutmak istemiyor insanlar. Çünkü aleyhine. Örneğin 100 TL’niz var. Yılbaşı’nda bankaya yatırdınız. Enflasyon yüzde 43. Banka veriyor yüzde 30 faiz. Faizi aldığın halde o 100 TL, 90 TL’lik satın alma gücüne düşüyor. Eline para geçen harcıyor.” ifadelerini kullandı.
Bununla birlikte bütçenin 660 milyar liraya yakın rekor açık ile bağlandığına dikkat çeken Mahfi Eğilmez, “Bu açık, deprem maliyeti ve kur korumalı mevduat gibi uygulamalarla birlikte 1.5 trilyona çıkıyor. Türkiye, bunu finanse edecek. Merkez Bankası rezervleri zaten açık. İstanbul depremi gerçekliği var. 6.5 milyonluk konutun yenilenmesi sorunu var. Buna da girilmesi lazım. 200-250 milyar dolarlık fatura olacak. Seçimden sonra bu durum daha net biçimde ortaya çıkacak. Kim gelirse gelsin enkaz devralacak. Hukuk, demokrasi, kadın erkek eşitliği ve kadın cinayetlerine kadar düşündüğünüzde sosyal ve siyasal alandaki enkaz da büyük. Türkiye, çok zor durumda. Uzun süre ızdırap çekecek. Seçim sonrası için buna hazır olmamız lazım.” dedi.
"EKONOMİNİN YÜZDE 50'Sİ BEKLENTİLERİ YÖNETMEK"
Mahfi Eğilmez, bugün en büyük sorununun faizin düşük tespit edilmesi nedeniyle, enflasyonun artması olduğuna değindi. İkinci bir yanlışlığında kur politikasında yapıldığını söyleyerek, normalde enflasyon ne ise kurun da o kadar değişmesi gerektiğini anlattı. Bununla birlikte bugünün şartlarında enflasyonu artırarak, kuru da buna göre ayarlayarak, ihracatçıyı memnun etmeye çalışılması halinde işin içinden çıkılamayacağını dile getirdi.
Mahfi Eğilmez, “Durumun iyileşmesi için sert önlemler alalım diyenler var. Ancak şu anda faizi yüzde 50’ye çıkarırsanız her şey elinizde kalır. Faizi %8,5’den kademeli olarak artırmak gerekecek. Piyasa zaten bunu dinlemedi, kendi faizleri var. Krediye yüzde 35-40 arası, mevduata yüzde 30 faiz veriyor. Bu %8.5 faiz oranını, piyasayı yönlendirebilecek bir yere getirmek lazım. Bunu aniden yapmak yerine ilk etapta yüzde 13 yapılmalı.” tavsiyelerinde bulundu.
Mahfi Eğilmez, son olarak enflasyonun yükselmeye devam ettiği sürece de faizin artırılacağı izlenimi vermenin şart olduğuna işaret etti. Eğilmez “Ekonominin yüzde 50’si beklenti demek. İnsanlar kötü beklentiler içindeyse, bunu değiştiremezsen, işi düzeltemezsin. Karar alıcılar ne bekliyorsa o gerçekleşir. Şu anda müthiş beklentiler yaratılıyor. Bunların gerçekleşmemesi halinde toplumda, ciddi bir hayal kırıklığı yaratır. Bu beklenti tuzağına düşülmemesi lazım.” açıklamalarını yaptı.
"YABANCI YATIRIMCI İÇİN TEMEL ŞART DEMOKRASİ VE ADALET"
Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi, Eski Ekonomi Bakanı Prof. Dr. Işın Çelebi, 15 Mayıs sabahından itibaren ivedilikle bir normalleşme programının uygulamaya alınmasını önerdi. Çelebi’ye göre Türkiye’nin acil olarak ihracatın İthalatı karşılama oranını artırması lazım.
Çelebi “Bu oran yüzde 60’a düştüğü için ciddi bir döviz açığı var. Hızla yüzde 80’e, 90’a çıkaracak tedbirler alınmalı.” diye konuştu.
Işın Çelebi, ayrıca dünyada yabancı sermaye girişinin 1.6 trilyon dolar olduğunu belirtti. Brezilya’nın yılda 50 milyar dolar direkt yatırım alırken, Türkiye’nin son 3-4 yılda yabancı sermaye girişinin sıfıra indiğini açıkladı. Bunun demokrasi ve hukuk meselesinden kaynaklandığını ifade eden Çelebi, “Türkiye, 5 yılda 300 milyar dolar kaynak temin edilebilmek için yılda 60 milyar dolar direkt yatırım ve portföy almalı. Temel şart, demokrasi ve adaleti yeniden tesis etmektir. Çünkü yabancı sermaye, kâr transferi yapıp yapamayacağına bakar. Açık ve şeffaf bir ekonomi ile bir nevi yabancı sermayeye sigorta yapılmalı.” şeklinde konuştu.