CHP Sözcüsü, Erdoğan’a ‘utanmazlıklar listesi’ hazırladı
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, TÜİK Başkanı’nın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na randevu vermemesine ve ana muhalefet lideri ve yanındaki heyeti, binanın demir parmaklıkları ardında bırakmasına ilişkin; AKP lideri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdi.
“Erdoğan sıkılmadan, ‘İnsan utanır, insan davet edilmediği yere gitmez’ diyor. Biz kenar-ı Dicle’de, kurtların kaptığı koyunun hesabını sormaktan asla utanmayız.
Asıl utanmazlık, öz evladına paraları sıfırla talimatı vermektir.
Asıl utanmazlık, 30 yaşındaki bir İranlı sahtekârdan alınan rüşveti ayakkabı kutularında, evlerdeki çelik kasalarda saklamak, ayrıca ‘Önüne yatarım’ demektir.
Asıl utanmazlık, ‘Mafyanın ayda 10 bin dolar maaşa bağladığı siyasetçi var’ deyip, sonra bunun adını açıklamamaktır.
Asıl utanmazlık, dünyada aranan bir dolandırıcıyı uyararak, ülkeden kaçırmak amacıyla tertip düzenlemektir. Bu tertip ortaya çıkınca da, ‘Yukardan aşağıya bir karar aldık’ diyerek pişkince sırıtmaktır.
Asıl utanmazlık, bu pişkinliği yapan atama bakan hakkında hiçbir işlem yapmamaktır.
Asıl utanmazlık, ülkemizin atadan deden kalan tüm varlıklarını, limanlarını, çimento fabrikalarını, yem fabrikalarını, ve pek çok tesisini yandaşlarına ve yabancılara peşkeş çekip sonra da ‘Bu ülkede bir tek biz, taş taş üstüne koyduk’ demektir.
Bu ülkede asıl utanmazlık, Türk bankalarının verdiği krediyle, Türk Telekom’u Lübnanlı Hariri ailesine peşkeş çekmektir. Sonra da Telekom’un kârını Haririlere gönderip, kredi borcunu da milletimizin sırtına yıkmaktır.
Asıl utanmazlık, bu ülkenin en stratejik savunma tesislerinden Sakarya’daki Tank Palet Fabrikasını, Katar ordusuna, beş kuruş almadan peşkeş çekmektir.
Asıl utanmazlık, faiz lobilerini ağzından düşürmeyip, iktidarları döneminde 193 milyar dolar faizi, Londra’daki, New York’taki tefecilere ödemektir.
Bu ülkede asıl utanmazlık, emekliyi çalışmadan geçinemez hale getirmektir. Fabrikaya iş bakmaya giden emekliyi, kapıya asılı ekmeği almak için ‘Tavuklarıma götüreceğim’ yalanını söylemek zorunda bırakmaktır. O emekli vatandaşımıza gözyaşı döktürmektir.
Asıl utanmazlık, milletin gencecik evlatları çalışacak tek iş bulamazken, sarayın beslemelerine üç-beş ayrı yerden, üç-beş maaş bağlamaktır.
Asıl utanmazlık, pandemide vatandaşına bütçeden doğru dürüst destek vermeyip, 101 müzisyenimizin, sanatçımızın yaşamına son vermesine seyirci kalmaktır.
Asıl utanmazlık, ‘Eve ekmek götüremiyoruz’ diyen esnafa, ‘Abartma’ demektir.
Öğrencilerin yurtlarda yediği yemeğin porsiyonları küçülürken, onlara, ‘Peygamber Efendimiz de mideyi boş bırakırdı’ diye, akıl vermeye kalkmaktır.
Enerji faturalarından şikâyet eden vatandaşa, ‘Siz de kombileri kısın’ diyebilmektir.
Dolar, avro garantili otoyollardan geçemeyen yurttaşlarımıza, ‘Paran yoksa da, yolların güzelliğini izleyin’ diyerek milletle dalga geçmektir.
Asıl utanmazlık, paramızı pul ederek, atadan dededen kalan son gümüşleri de Körfez şeyhlerine, yok pahasına pazarlamaya kalkmaktır.
Bu ülkede asıl utanmazlık, dün 15 Temmuz’un finansörü olmakla suçladıkları Birleşik Arap Emirlikleri’nin Veliaht Prensi’nin ayağına bugün 10 milyar dolar getirecek diye, turkuaz halı sermektir.
Bu ülkede asıl utanmazlık, Katarlı bakanın yanında ‘Türkiye ekonomisinin hali kâbus, Katar’dan mali yardım istemeye mi geldiniz?’ diye sorulduğunda, TRT yayınını kestirmektir.
Bu ülkede asıl utanmazlık, Katar Dışişleri Bakanı’nı, ‘Türkiye ekonomisindeki gidişattan, çıkacak fırsatlara bakıyoruz’ diye konuşturarak, ülkemizi istiskal etmesine göz yummaktır.
‘Utancı giden kimsenin kalbi ölmüş demektir.’ İşte utancını kaybedenler, şimdi hiç sıkılmadan, yüzleri hiç kızarmadan beceriksizliklerine, kifayetsizliklerine, ekonomik bağımsızlık savaşı adı takıyorlar. İsmet Paşa’nın dediği gibi, ‘Hadi canım sen de…’ Siz kim? Ekonomik bağımsızlık kim?”
Milletvekilleri halk adına her yere girer; gerekirse gelir sarayda sana da hesap sorar
CHP Sözcüsü Öztrak, Erdoğan’ın milli iradeyi yok saydığını, TBMM’nin yetkilerini gasp ettiğini belirtti:
“Sarayın kibirlisi Erdoğan, ‘Devlet kurumlarının milletvekillerine, ana muhalefet partisi liderine, hesap verme sorumluluğu yok’ dedi. ‘O kurumlar sadece bana hesap verir’ dedi. Beyefendi, milletvekilleri her yere girer ve millet adına hesap sorar. Gerekirse gelir sarayda sana da hesap sorar. Milletvekiline, ana muhalefet partisi genel başkanına, bürokrasinin kapılarını kapatmak, milletin hakkını, hukukunu inkâr etmektir. Milli iradeyi yok saymaktır. TBMM’nin yetkilerini gasp etmektir. Ucube şahsım yönetimi, işbaşına geldiğinden bu yana Meclisi, milletvekillerinin iradesini, her gün biraz daha kuşatmaya çalışmaktadır. Milli iradeyi, Meclis binasına hapsetmeye çalışmaktadır. Bu vesayetçi kafanın daniskasıdır, dik alasıdır.”
“Demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçti”
Öztrak, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçtiğimiz hafta Türkiye İstatistik Kurumu’nu (TÜİK) gitmesi ve TÜİK’in demir kapılarının açılmaması ile ilgili olarak; “Asgari ücretlinin, emeklinin, memurun, işçinin yani en az 40 milyon insanımızın geçiminde, en temel belirleyici olan enflasyon hesaplarındaki, bariz makyajları sorgulamak için gidildi. O gün demokrasi tarihimize, kapkara bir leke olarak geçti. Sarayın kibirlisinin talimatıyla, TÜİK Başkanı, kurumun kapılarını, ana muhalefet partisinin genel başkanına ve milletvekillerine kapattı” dedi.
“Kandırıldık diyerek bu işten sıyrılamazlar”
“Devlette yönetim krizi ülkemizi buhrana sürükledi. Tek adam vesayet rejimi milli paramızı pul etti. Erdoğan şahsım hükümeti, milletimizi pahalılığa, işsizliğe ezdirdi. Liyakatsizlik ve kibir, cüzdanlarımızı da tencerelerimizi de boşalttı. Milletimizi perişan etti. Şimdi tüm bunların müsebbipleri sebep oldukları buhrana kılıf bulmaya uğraşıyorlar. ‘Faiz yerine yatırım temelli ekonomi modeli’ getireceklermiş. 20 yıldır bu ülkeyi kim yönetiyor? Bu defa ülkeyi yönetenler, ‘Kandırıldık, Allah bizi affetsin’ diyerek bu işten sıyrılamazlar. Beceriksizliklerine, akılsızlıklarına ‘Yeni Model’ kılıfı geçirip, milleti kandıramazlar. Bunların ‘yeni’ dediği, ülkenin, milletin servetini ucuza dış güçlere peşkeş çekmek. Milleti fukaralığa mahkûm etmek. Bunun adına ‘yeni’ denmez. Dense, dense ‘iflasın ilamı’ denir.
“Seçim, seçim, seçim”
MYK toplantımızda, tüm bu konuları ve devletteki yönetim krizinin, her gün biraz daha harladığı buhranı değerlendirdik. Yönetimin beceriksizliği ve liyakatsizliği ülkede ağır bir güven krizine ve buhrana yol açmıştır. Şimdi artık yapılması gereken bellidir, seçim, seçim, seçim.
“Taliban’ın ekonomi bilgisi, Erdoğan’a taş çıkartır oldu”
ÖZTRAK: “Erdoğan hatalarından ders almıyor. İkide bir Merkez Bankası Başkanı değiştirmekte bir mahsur görmüyor. Paramız pul olmaya devam ediyor. Çok değil son Merkez Bankası Başkanı’nın ‘Ben enflasyona değil, çekirdeğine bakarım’ dediği günden bu yana, Türk Lirası üç ayda dolar karşısında yüzde 39, Bulgar Levası karşısında yüzde 36, Pakistan Rupisi karşısında yüzde 36 ve hatta Taliban yönetimindeki Afganistan’ın para birimi, Afgani karşısında bile yüzde 29 değer kaybetti. Maşallah Taliban’ın ekonomi bilgisi, ‘Ekonominin kitabını yazdım’ diyen Erdoğan’a taş çıkartır oldu. Şimdi dışarıdan para bulmak için yok pahasına neyimiz var neyimiz yok satacaklar. Buna da ‘Yeni Ekonomi Modeli’ diyecekler. ‘Çin işi, Japon işi’ deyip milletin gözünü boyamaya kalkacaklar.
“Rezervlerimiz 34,5 milyar eksi bakiye”
26 Kasım itibariyle net rezervlerimiz, 34,5 milyar dolar eksi bakiye veriyor. Merkez Bankası’nın kasası 34,5 milyar dolar açık veriyor. Tek bir sente muhtaç. Ama Merkez Bankası, dolar kurunu 13 lira 80 kuruşta tutmak için döviz sattı. En büyük yanlışlardan birini yaptı, kur için seviye işaret ediyor. Şimdi soruyoruz, Merkez Bankası kimin dövizini satıyor? Yabancı ülkelerden SWAP’la emanet alınan dövizleri mi? Ticari bankaların kendisine emanet ettiği, dövizleri mi satıyor? Yoksa milletin mevduatlarından kesilen, emanet döviz munzam karşılıklarını mı satıyor? Merkez bankası olmayan rezervlerinden, iki ihalede 1,5 milyar dolar sattı. Sattı da ne oldu? Hiçbir şey. Dolar hala 14 lira sınırında.”