Alaattin Aktaş yazdı: Dolar geçen seçimden sonra çok arttı bu yıl da aynısı olur mu?
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra dolar kurundaki artış yerel seçimlerden sonra da yaşanır mı? Alaattin Aktaş, dolara artan talebin tam bir kısır döngü olduğunu, piyasaların geçen yıla benzer bir seçim sonrası süreç yaşama kaygısı içinde olduğunu yazdı. Peki yerel seçimlerden sonra da aynı durum yaşanacak mı? İşte detaylar...
Ekonomim Yazarı Alaattin Aktaş, dolar kurundaki yükselmenin genel seçimlerde olduğu gibi yerel seçimlerde normal şartlarda yaşanmayacağını ancak Türkiye'de ekonominin seyrinin gerçeklerle değil, siyasetin belirlediğini belirtti.
Aktaş, normal koşullarda 31 Mart'tan sonra geçen yılki gibi bir artış beklenmediğini, ancak seçimden sonra siyasetten, "'Bu politika işe yaramadı, faizi artırdık yine olmadı, biz eskiye dönelim' gibi bir karar gelirse, o durumda şimdiye kadar söylediklerimi unutun" dedi.
Alaattin Aktaş'ın yazısının tamamı:
Döviz (normal koşullarda) seçimden sonra geçen yılki oranda artmaz!
Yabancıların getireceği dövize muhtaç, pamuk ipliğine bağlı bir ekonomi ve adeta genlerimize işlemiş bir dövizsiz kalma korkusu...
Siyasetçinin iki dudağı arasından çıkacak söze bağlı bir karar alma mekanizması ve ekonominin gereklerine göre hareket edememe sorunu...
Yabancı yatırımcı çıktığı an başlayan panik, bu yetmezmiş gibi Türk parasında kalanların sürekli cezalandırıldığı bir düşük faiz saplantısı ve bunun sonucu zaman zaman iyice depreşen dövize yönelme...
Dövize hücum edilmesi sonucu kurun yükselmesi, kurun yükselmesiyle dövize yönelmenin hızlanması; tam bir kısır döngü...
Ve siyasilerin ters teptiği kaç kez görüldüğü halde ısrarla dile getirdikleri “Dövizle oynayanın eli yanar” türü söylemler...
Şu günlerde yaşadığımız işte budur!
Hele hele hafızalarda hala geçen yıl seçimden sonra yaşanan o kur tırmanışı taptaze duruyorken...
Şimdi yine seçime gidiyoruz ve büyük bir kesim 31 Mart’tan sonra geçen yılkine benzer bir tırmanış olabileceğinin kaygısını yaşıyor.
Geçen yılın tekrarı normalde yaşanmaz
Türkiye’de eğer döviz kuru ekonomik koşulların gerektirdiği şekilde oluşsaydı seçimden sonrası ya da herhangi bir zaman için kur konusunda çok daha somut şeyler söylenebilirdi. Ama ne yazık ki bizde kurun düzeyini ekonomik gerçekler değil, siyasetçinin tercihleri tayin ediyor. Bu gerçeği hiç akıldan çıkarmadan “ekonomik tabanlı” olarak önümüzdeki dönemde ne yaşanabileceğine bakalım.
Döviz, normal koşullarda seçimden sonra geçen yılki gibi hızlı bir tırmanış göstermez. Böyle bir tırmanışın koşulları yok çünkü.
Bu yıl da 2023 seçimleri sonrasındaki gibi bir gidişat yaşanması için, bugünkü koşulların geçen yılkine benzemesi gerekirdi.
Oysa çok büyük farklar var.
Faiz ve enflasyon
Geçen yıl seçime gidilirken politika faizi yüzde 8.5 düzeyindeydi.
Üç aya kadar vadeli mevduatın yıllık bileşik faizi mayıs ayı ortalamasında yüzde 31 dolayındaydı.
Açıklanmış son enflasyon Nisan 2023’teki durumu gösteriyordu ve yüzde 44’tü. Her ne kadar gerçek kıyaslama için geride kalan enflasyona değil gelecektekine bakmak gerekiyorsa da yapılan bu olduğu için yüzde 44’ü de belirtmek istedim.
Bu yıl ise politika faizi yüzde 45 düzeyinde. Faiz Para Politikası Kurulu’nun belki yarınki toplantısında artırılacak, belki nisan toplantısında. Geçen yılki faiz takıntısı en azından şimdilik yok.
Üç aya kadar vadeli mevduatın yıllık bileşik faizi mart ayı ortalamasında 53’ün üstünde seyrediyor.
Açıklanan son yıllık enflasyon oranı yüzde 67 ve bu oran mevduat faizinden yine yüksek ama gelecek bir yıldaki oranın daha önemli olduğunu bir kez daha belirtmek gerek. Ne var ki enflasyon hedefleri hep ıskalandığı için vatandaş gelecek bir yıl için öngörülen oranlara haklı olarak itibar etmiyor.
Dövizdeki artışı kıyaslarsak...
Bu köşede yaklaşık bir ay önce kullandığım bir tablo ve iki grafiğe küçük değişikliklerle yeniden yer vermek istiyorum.
Tabloda aylık ortalama döviz kurları yer alıyor. 2023 seçimlerinden önceki aylarda kur öylesine baskılanmıştı ki, seçim öncesindeki sekiz aydaki toplam artış yalnızca yüzde 7.68 olmuştu.
Bu yıla geliyoruz... Mart ayının ortalama kuru bugüne kadar 31.77 oldu, ayın tümündeki ortalama da muhtemelen 32 lira dolayında oluşur. 32 liralık kura göre son sekiz aydaki artış yüzde 21.22’yi bulacak.
Geçen yıl seçim öncesindeki artış sekiz ayda yüzde 7.68, bu yıl yine sekiz aydaki artış yüzde 21.22.
Bir kere seçim öncesindeki kur artışında geçen yılın çok çok ötesine geçilmiş, neredeyse 1’e 3 gibi bir artış gerçekleşmiş. Dolayısıyla seçim sonrasına hızlı bir artış gerektirecek tortu bırakılmış değil.
Kur artışında tabii ki o dönemin enflasyonuna da bakmak gerekir ve geçen yılki seçim öncesinin sekiz ayındaki artış yüzde 24, bu dönemde ise (mart ayını yüzde 4 olarak varsayarsak) artış çok daha yüksek, yüzde 45-46 dolayında. Ama son sekiz ayın enflasyonunda 2023 seçiminden sonraki iki ayda, haziran ve temmuzda yaşanan hızlı kur artışı büyük etken.
Zaten tüm hesapların bozulmasına yol açan da geçen yılki seçim öncesinde baskılanan ve bundan dolayı seçimi izleyen iki ayda ortaya çıkan yüzde 34’lük kur artışı.
Beklenti doğuran da bu
“Kur şimdi baskı altında tutuluyor, seçimden sonra artacak” algısının pekişmesine yol açan da geçen yılki bu rekor oran. Tamam, kur bu yıl da baskı altında, bu baskılama eğilimi son birkaç haftada çok daha fazla arttı ama kur yine de geçen seçim öncesine göre çok daha hızlı artıyor.
İşte seçim öncesinin oranları ortada...
Dolayısıyla 31 Mart’tan sonra normal koşullarda, altını çize çize bir kez daha belirtelim, normal koşullarda, geçen yılki gibi bir artış beklenmez.
Ama seçimin ardından siyasetten “Bu politika işe yaramadı, faizi artırdık yine olmadı, biz eskiye dönelim” gibi bir karar gelirse, o durumda şimdiye kadar söylediğim her şeyi unutun!