EŞİK'ten BM'ye 'Afganistan' çağrısı
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK Platformu) Taliban’ın Afganistan yönetimini ele geçirmesinin ikinci yılında bir rapor hazırladı. EŞİK, raporun ardından Birleşmiş Milletlere bir çağrı yaptı.
EŞİK'in mektubu şöyle:
BM Güvenlik Konseyi, 28 Kasım 2023 günü düzenlenen kapalı bir oturumda, 2679 Sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararı (2023) Kapsamında Afganistan Konusunda Özel Koordinatör olarak atanmış olan Feridun Sinirlioğlu tarafından sunulan nihai raporu görüştü. Bu açık mektup, EŞİK - Eşitlik için Kadın Platformu olarak raporun içeriği ve olası sonuçlarına ilişkin endişelerimizi içermektedir. Mektubumuzu ilgili BM kurumlarına da ayrıca gönderiyoruz.
Ağustos 2021’den bu yana Afganistan’da gittikçe kötüleşen durumu aktif olarak izliyoruz. Taliban’ın iktidara gelmesi sonrasında en temel insan hakları ihlal edilmekte olan Afganistanlı kadın ve kız çocuklarıyla dayanışmak amacıyla uluslararası toplantılar ve sosyal medya kampanyaları düzenledik. 15 Ağustos 2023’te Sinirlioğlu’na bir mektup ilettik. Mektubumuzda belirttiğimiz üzere:
Kadınlar ve LGBTİ+lar sırf var olmaları ve cinsiyet kimlikleri nedeniyle özel olarak hedef alınmakta, insanlık dışı muamele ve işkenceye maruz kalmaktadırlar… BM, “kadınların barışın inşası süreçlerine eşit katılımlarını” kalıcı barışın tesisi için temel bir ilke olarak teşvik ederken, Taliban yönetimi kadınları ve kız çocuklarını tecrit ediyor, onları - yaşam, eğitim ve çalışma hakları ile seyahat özgürlükleri gibi - en temel haklarından sistematik olarak mahrum bırakarak kamusal hayattan neredeyse tümüyle silmeye çalışıyor. Cinsiyet temelli bu zulüm, vardığı bu noktada artık cinsiyete dayalı birayrım rejimidir(gender apartheid).
Gerek mektubumuzda gerekse Sinirlioğlu ve ekibinin Afganistanlı sivil toplum ile düzenledikleri sanal istişare toplantısında, Özel Koordinatör’den, cinsiyete dayalı apartheid suçunun uluslararası hukukta tanınması için küresel kadın hareketinin sürmekte olan kampanyasına raporunda yer vermesini, bu konuya eğilmesini istemiştik. Apartheid kavramının tarihte ilk olarak temellendirildiği Güney Afrika Cumhuriyeti'nde uygulanan ırkçı apartheid karşısında gösterilmiş olan uluslararası mücadeleyi hatırlatarak, Özel Koordinatörü ve BM Üye Devletlerini Taliban rejiminin sürdürülmesine doğrudan veya dolaylı olarak katkıda bulunacak her türlü yardımı yasaklamaya çağırmıştık. Bahsi geçen istişare toplantısında, Afganistanlı başka katılımcılar da Taliban rejimine yönelik olarak cinsiyete dayalı apartheid kavramını kullanmışlardır.
Beklentilerimizin aksine, Sinirlioğlu’nun henüz kamuoyuyla paylaşılmamış olan nihai raporu, cinsiyete dayalı apartheid' ı sonlandırmak için yürütülen bu kampanyadan bahsetmediği gibi – raporda kapsanmasına dair özel talepler olmasına rağmen – kavramın kendisine dahi herhangi bir atıfta bulunmamaktadır. (1)
Sinirlioğlu'nun raporu, "Kız çocuklarının orta ve yüksek öğrenimine ve kadınların çalışma hakkına yönelik kısıtlayıcı yasakların ve diğer kısıtlamaların, BM Şartı'nda veya uluslararası hukukta yer alan temel değerlerle tutarlı olmamalarının yanı sıra, Afganistan'ın siyasi ve ekonomik istikrarı için de yararlı olmadığını" belirtiyor. Ancak, Taliban yönetiminin bel kemiği olan cinsiyete dayalı apartheid rejiminin sistematik niteliğini görmezden geliyor. Ayrıca, Taliban'dan baştan sona "fiili otoriteler" (DFA) olarak bahseden rapor, cinsiyete dayalı apartheid ve diğer birçok korkunç insan hakları ihlalinden Taliban’ın sorumlu olduğu gerçeğinin üstünü örtmüş oluyor.
Rapor, "[Afganistan'daki fiili otoriteler], Afganistan Devleti'nin yönetim otoritesi olarak tanınmayı istedi. Bunun gerçekleşmesi, uluslararası sözleşmelerdeki yükümlülüklerini ve taahhütlerini kabul etmeleri ve bunlara politika, mevzuat ve uygulama yoluyla uymak için iyi niyet önlemleri almaları anlamına gelir” diyor. Elbette Taliban, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) dahil olmak üzere uluslararası anlaşma yükümlülüklerine uymak zorundadır. Ancak Taliban'ın kadınların insan haklarına uyması ve saygı göstermesi "iyi niyetle” atmaları beklenen adımlara bırakılamaz.
"Siyasi, insani ve kalkınma faaliyetlerine rehberlik etmek ve tutarlılıklarını artırmak için ileriye dönük bir yol ve angajman modeli (engagement architecture) önerileri(nin)... Afganistanlı ve uluslararası paydaşların önceliklerinin daha etkili bir şekilde müzakere edilmesini ve uygulanmasını sağlayacak" olması, haklarını sözde destekler görünerek kadınları ve kız çocuklarını geride bırakamaz.
Afganistan’daki derin insani krizin farkında olmakla beraber kadın haklarının “önemli güvenlik, bölgesel ve siyasi konulara” dair tartışmalarda ikinci plana atılmasını kabul etmiyoruz. Endişemiz odur ki, raporun tavsiyeleri ve önerilen "angajman modeli", tanınma, meşruiyet ve kaynak arayışında olan Taliban'ı daha da cesaretlendirecektir. Uluslararası toplumun, özellikle de BM Güvenlik Konseyi'nin herhangi bir angajmanı, kadınların ve kız çocuklarının temel insan haklarını tam olarak ve kayıtsız şartsız güvence altına alacak şekilde yapılmalıdır.
En ağır yükleri Afgan kadınları da dahil olmak üzere Küresel Güney'deki yoksul kadınlar tarafından taşınan çeşitli gerici hareketler ve hükümetler, yükselen militarizm, savaşlar ve birbiriyle bağlantılı krizlerle dolu çalkantılı bir dönemden geçiyoruz. Kadın haklarının "uluslararası güvenlik" tartışmalarında arka planda kalmaması konusunda kararlı olmalıyız. Hiçbir dinin, hiçbir kültürün ve hiçbir siyasi ideolojinin, kadınların erkeklere itaatini, toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık veya şiddeti haklı çıkarmasına izin verilmemelidir.
BM Güvenlik Konseyi’ni, Taliban’ın cinsiyete dayalı apartheid politikalarına derhal son vermesi için güçlü bir çağrı yayınlamaya; kadınlar dahil herkesin temel insan hakları ve demokratik bir rejimin inşası için net ve kalıcı adımlar atıncaya dek BM üyesi devletleri Taliban’a doğrudan ya da dolaylı yardımları yasaklayan kararlar almaya çağırmaya davet ediyoruz.