Alevilerin kutsal tepesine altın kuşatması: Köylüler dava açtı
Zeni Madencilik ile HLC Madencilik’e Tokat’ın Günçalı köyünde, Alevilerin kutsal saydığı ‘Çal Baba’ tepesinde altın madeni için verilen ruhsatlara karşı yeniden dava açılacak. Daha önce HLC Madencilik’in 50 bin dönüm arazi için aldığı ruhsata itiraz eden köylülerin açtığı dava Samsun 3. İdare Mahkemesi’nde reddedildi. İlk ruhsat sahası için hukuki süreç devam ederken, aynı bölgede ikinci bir altın madeni için ruhsat izni verildiği ortaya çıktı. Köylüler, hem inanç merkezlerinin yok edilmesinden dolayı tepkilerini dile getirirken hem de Erzincan İliç’teki faciadan sonra siyanürlü cevher ayrıştırma işleminin tehlikesinden endişe ettiklerini söyledi.
‘Alevilerin kutsalına maden ocağı’
Köyde tarım ve hayvancılık ana geçim kaynağı. Kış nüfusu yaklaşık 800 kişiyken, yazın bu sayı 1200’lere kadar çıkıyor. Kent merkezlerinde ‘pahalılık’ nedeniyle geçinemeyen emekliler de köylerine yerleşiyor. O köylerden biri de Günçalı. Alevi toplumunun kutsalı olan ‘Çal Baba’ bölgesi de maden sahası içerisinde yer alıyor. Altın madenciliğiyle birlikte, mahsullerinin ‘zehirleneceğini’ belirten köylüler, ‘Çal Baba’ tepesine verilecek zararla Alevi toplumunun ‘sinir uçlarına dokunulduğunu’ söyledi. Tokat Günçalı Derneği Başkanı Nuri Güner, “Emekliler artık köye geri dönüyor. Nüfus artıyor. Çal Baba tekkemiz var. Biz asırlardır burada Cem yaparız. Biz bir ağacın yaprağına dahi dokunmayız. Şimdi burada altın madeni açmak istiyorlar. Daha önce açtığımız davayı reddettiler. Biz teyakkuzdayız” dedi.
Gazete Duvar'dan Osman Çaklı'nın haberine göre, ilk ruhsat iznine karşı açılan dava reddedildikten sonra başka bir maden şirketi olan Zeni de bölgede altın cevherini aramak için ruhsat başvurusunda bulundu. Güner ise İliç’te yaşananlardan sonra sürecin yavaşlatıldığını sözlerine ekleyerek, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecini beklediklerini kaydetti. Güner, sözlerine şöyle devam etti: “Çevreye duyarlılığımızı göstermek istiyoruz. İnsanlarımızın zarar görmemesi için elimizden geleni yapıyoruz. Ruhsat iptali için yeni bir dava açacağız. Mahkeme bize gerekçe de göstermiyor. Biliyorsunuz artık bu maden girişimleri siyasi bir mesele. AKP hükümetinin desteklediği bir durum var. Mahkemeler de özgür iradesiyle karar veremiyor.
‘Siyanür ölüm demek’
Altın madenciliğinden etkilenecek Killik Köyü muhtarı Yener Şahin de benzer bir tepkiyle altın madenciliğine karşı olduğunu aktardı. Siyanürlü ayrıştırmadan çekindiklerini anlatan Şahin, İliç’te yaşananların örnek olduğuna ve siyanürün tehlikesine dikkat çekti. Şahin şöyle konuştu:
“Altın madeninde siyanürlü ayrıştırma yapacaklar. Tek bizim köyümüz değil, ovayı kaplayan tüm köyler adına itiraz ediyoruz. Maden araması yapılacak bölgenin altında Güzelce barajı var. Tüm havzayı besliyor. Maden ruhsatının olduğu dere yatağı buraya akıyor. Olası siyanür kaçağında gölet zehirlenecek. Tarım ve hayvancılıkla geçinen köylüleriz, bizim mera ve otlak alanlarımız kapatılacak. Sonuçta siyanür, ölüm yani. İliç’i gördük. Birileri ölecek birileri daha zengin olacak. Biz 4-5 ayrı firmanın daha burada maden açmak istediğini biliyoruz. Yürütmeyi durdurma talep edeceğiz. Köylülerimiz altın madenini istemiyor. Mümkün mertebe elimizden gelen her şeyi yapacağız. Tokat’ta şeker pancarı kalitelidir. Burası zehirlenirse tüm Türkiye’ye yayılan bu şekerden herkes etkilenecek. Bu insanlığın sorunu bence.”
‘Mevzuata aykırı ruhsat verildi’
Gönüllü avukatlık yapan İsmail Hakkı Atal, HLC’ye karşı açılan davanın devam ettiğini, şimdi Zeni Madencilik’e karşı da dava açacaklarını belirterek, yargı sürecini anlattı: “Ruhsat aşamasında da teknik olarak dava açabiliyoruz. Burada mevzuata uyulmamış. Üç ayrı ruhsat verilmesi gerekiyor. Ancak toplama ruhsat verilmiş. Yani üç ayrı dönemi tek dönemde topladılar. AKP, süreci madenciler lehine hızlandırıyor. Genel arama ruhsatında başarılı olunursa, detay arama ruhsatı verilecek, sonra işletme ruhsatı verilecek. Burada böyle bir süreç işletilmedi.”
'Halk, siyanür olduğu zaman öleceğini biliyor'
Avukat Atal, toplamda 118 kişinin davacı olacağını sözlerine ekleyerek, 2027 yılına kadar bölgenin madenlere ruhsatlı olduğunu kaydetti. Zeni Madencilik’e verilen ruhsatın ilk aşamada ön arama ruhsatı olması gerekliliğine dikkat çeken Atal, “Erzincan İliç’te AKP, sömürge madenciliğinin altında kaldı. Halk artık her yerde çok tepkili. Halk, siyanür olduğu zaman öleceğini biliyor. Ve artık AKP’nin emir komutasında olan mahkemelerin de işi kolay değil. Çünkü bu bir yaşam mücadelesine dönüştü” diye konuştu.